6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu

TTK Madde 12

1. Genel olarak 
MADDE 12 (1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
 (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.

Alakalı Yazılar

0 thoughts on “TTK Madde 12”

  1. GEREKÇE/Madde 12 – Madde, 6762 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin tekrarıdır. Sadece ikinci fıkrada yanlış anlamalara yol açan “kaydettirerek” kelimesi yerine “tescil ettirerek” kelimeleri konmulmuş ve üçüncü fıkrada parantez içinde bulunan “ortak sıfatıyla” sözcüklerinden parantez kaldırılmıştır.

  2. KARARLAR
    1. ”…bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi 
adına işleten kimseye tacir denir. Anılan hükme göre, birden fazla gerçek
 kişi bir ticari işletmeyi adi ortaklık şeklinde işletmekte iseler bunların
 her biri tacir sıfatını kazanır. Öte yandan, ticari işletmeyi fiilen işleten
 gerçek kişilerin tacir sayılabilmesi için, ticaret siciline kayıt olması şart 
değildir. Diğer bir deyişle, Ticaret Siciline kayıt tacir sıfatının zorunlu
 bir unsuru değil, sadece neticesidir.” Yargıtay 11.HD., E:1990/6902, K:1990/6670, T:19.10.1990
    2. ”…bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir. Anılan hükme göre birden fazla gerçek kişi bir ticari işletmeyi adi ortaklık şeklinde işletmekte iseler, bunların her biri tacir sıfatını kazanır.
    Öte yandan, ticari işletmeyi fiilen işleten gerçek kişilerin tacir sayılabilmesi için Ticaret Siciline kayıtlı olması şart değildir. Diğer bir deyişle, Ticaret Siciline kayıt tacir sıfatının zorunlu bir unsuru değil, sadece neticesidir. Bir kimsenin tacir olup olmadığı, mahkemede her türlü delille ispat edilebilir. Ticaret Siciline kayıtlı olup olmamak tacir sıfatının varlığı veya yokluğuna başlı başına delil teşkil etmez.” Yargıtay 11. HD, E: 1990/4956, K:1990/5148 (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler C:I, 2013, s. 1094.
    3. “Bir kişinin şirket ortağı ve/veya yetkilisi olması tek başına tacir olmasını gerektirmez.” Yargıtay 19. HD., E:2015/944, T:2015/11623, T:30.09.2015.
    4. “6100 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre; ticari davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır (Ticari Dava, s.8-9 Dr.Levent Börü-İlker Koçyiğit, Ankara 2013). Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Nisbi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklardır. Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur. Diğer taraftan tacir; TTK’nın 12/1. maddesinde “Bir ticari işletmeyi kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” şeklinde tanımlanmıştır. Tacir, gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişi de olabilecektir. Tüzel kişi tacir ise TTK’nın 16. maddesinde açıklanmıştır. Somut olayımızda ayıplı olduğu iddia edilen makineye ait fatura örneği dava dışı VEM Fitness Solaryum Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş olup davalı da cevap dilekçesinde malın satıldığı VEM Fitness ve Solaryum Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.nin ortağı olduğunu ifade etmiştir. Davacı ise görevsizlik kararı veren Tüketici Mahkemesindeki 08.10.2013 tarihli duruşmada estetisyen olduğunu ve güzellik merkezi sahibi olduğunu beyan etmiştir. O halde davacı yönünden faaliyetinin ticari işletme düzeyine ulaşıp ulaşmadığı, davalının da tacir olup olmadığı üzerinde durulup bu yöndeki deliller toplanılıp tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 19. HD., E:2014/9222, K:2014/13227, T:10.09.2014.
    5. “Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.” Yargıtay 8. HD, E: 2017/13537, K:2017/11103, T: 20.09.2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.