Acentelik Sözleşmesinin Feshi – Acentelik Sözleşmesinin Feshinin Haksız Olması – Denkleştirme Tazminatı – İspat Yükü

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
E:2021/5374, K:2022/7179, T:19.10.2022

  • Acentelik Sözleşmesinin Feshi
  • Acentelik Sözleşmesinin Feshinin Haksız Olması
  • Denkleştirme Tazminatı
  • İspat Yükü

MAHKEMESİ : TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.12.2020 tarih ve 2016/536 E. – 2020/723 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkili şirketin Karasu ilçesinde davalı … şirketinin acentesi olarak faaliyet gösteren dava dışı …’ın tüm portföylerini 13/01/2005 tarihinde devralarak acentelik faaliyetlerini sürdürdüğünü ve davalı … ile 13.11.2009 tarihli yeni bir acentelik sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin acentelik sözleşmesi uyarınca çalışmalarını sürdürmekte iken acentelik sözleşmesinin müvekkili portföyünün ağırlıklı olarak kaza branşından oluştuğu 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin dönemlerin teknik zararla sonuçlandığı ve gerçekleştirilen üretimin davalı şirket acenteleri üretim ortalama ve üretim hedeflerinden uzak olduğu iddiası ile feshedildiğini, acentelik sözleşmesinin hem kanuni sürelere uyulmaksızın hem de haklı bir sebebe dayanmaksızın feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 35.657,38 TL denkleştirme bedeli ve 50.000,00 TL maddi tazminatın acentelik sözleşmesinin fesih tarihi olan 21/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının acentelik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, TMK’nın 6. maddesi ve HMK’nin 190. maddesi uyarınca davacının, uyuşmazlığın temelini teşkil eden acenteliğin feshinden sonra hangi müşterilerini kaybettiği ve hangi müşterilerinin davalı … şirketinde kalarak sigorta yaptırmaya devam ettiği ve bu nedenle de davalı … şirketinin bu sayede menfaat elde ettiğini ispat etmek zorunda olduğu ancak dosya içerisinde belgelerde ve yapılan incelemede denkleştirme bedeli ve tazminatın hesaplanmasına ilişkin belgelerin sunulmadığı ve davalının fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan denkleştirme bedeli ve maddi tazminat istemine ilişkindir.

Dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporundan öncelikle davacının üretim ortalamasını gerçekleştirdiğinin, ancak portföyün tamamen kaza sigortasından oluşması nedeni ile sözleşmesel edimleri gereğince yeterli üretim ortalamasını yakalanamaması nedeniyle beklenen hedeflerin çok uzağında kaldığı değerlendirilmesinin yapıldığı, bu belirleme üzerine mahkemece sözleşmenin feshinin haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça, portföyün tamamen kaza sigortasından yapılmış olmasının ya da riskin dağıtılmamasının sözleşmenin 11. maddesine göre haklı nedenle fesih sonucunu doğuracağı belirtilmemiştir. Bu nedenle davacı acente tarafından üretim ortalaması gerçekleştirildiğinden sözleşmenin feshinin haksız olduğunun kabulü gerekir.

Türk Ticaret Kanunu m. 102/son da saklı tutulan düzenlemeler arasında sigorta acenteleri ile ilgili olarak … Sigortacılık Kanunu yer alır. Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu arasındaki özel kanun-genel kanun ilişkisi dikkate alındığında, Sigortacılık Kanunu’ndaki acenteye ilişkin hükümler sigorta acenteleri hakkında öncelikle uygulanacaktır. Nitekim Sigortacılık Kanunu m. 23/son hükmü, “Türk Ticaret Kanunu’nun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır” şeklindedir (ayni yönde TTK m. 120/3). Kısaca, sigorta acenteleri bakımından öncelikle uygulanacak kanun Sigortacılık Kanunu’dur. Bu durum karşısında, genel olarak Türk Ticaret Kanunu m. 122 uyarınca acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Ancak Sigortacılık Kanunu’n 23/16. maddesinde acentenin ücret kaybına uğraması koşulu yer almamaktadır. Sigortacılık Kanunu’nda denkleştirme için aranan kıstaslar, müvekkilinin menfaati ve hakkaniyetttir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil müvekkil, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır.

Bu durumda, yukarıda belirlenen denkleştirme (portföy) tazminatı talep koşulları ile ispat kuralları gözönüne alınarak, somut olay değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Acentelik Sözleşmesinin Feshi – Acentelik Sözleşmesinin Feshinin Haksız Olması – Denkleştirme Tazminatı – İspat Yükü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön