Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
E:2023/4130, K:2024/6317, T:12.9.2024
- Yönetim Kurulu Toplantısına Davet Edilmeyen Üye
- Anonim Şirket Yönetim Kurulunun Batıl Kararları
- Yönetim Kurulu Kararının Butlanı ve Yoklukla Malul Olması
- Yönetim Kurulu Başkanı
- Pasif Husumet Yokluğu
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/75 Esas, 2023/842 Karar
HÜKÜM : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/1374 E., 2020/428 K.
Taraflar arasındaki tespit ve iptal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalılar … ve … yönünden davanın usulden reddine, davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin kuruluşundan beri yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, diğer davalıların da 03.02.2016 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçildiklerini, müvekkilinin diğer iki yönetim kurulu üyesini 31.07.2018 tarihli yönetim kuruluna davet ettiği halde davalı üyelerin toplantıya gelmemeleri üzerine toplantının gerçekleştirilemediğini, bu iki üyenin yönetim kurulu başkanının daveti olmadan şirket merkezi dışında bir araya gelerek genel kurulu 14.09.2018 tarihinde toplantıya davet ettiğinin sonradan öğrenildiğini, davacının gönderdiği ihtarnameler ile anonim şirketlerde toplantıya davet yetkisinin yönetim kurulu başkanına ait olduğunu belirtip başkanın yapmadığı bir toplantıda alınan kararın yönetim kurulu kararı sayılamayacağını, yok hükmündeki bir karara dayanılarak yetkisiz kişilerce çağrılan genel kurulun hukuken geçersiz olacağını ihtar ettiğini, buna rağmen şirketin 2017 yılı olağan genel kurul toplantısının 14.09.2018 tarihinde şirket merkezi dışındaki bir adreste yapıldığının ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığını, bu toplantıda müvekkili dışındaki yönetim kurulunun ibra edildiğini, bilanço kâr ve zarar hesabının kabul edildiğini, yönetim kurulu seçimine ilişkin ana sözleşmenin değiştirildiğini, davalı gerçek kişilerin davalı şirket yönetimine seçildiğini, şirket işletilmesi için yönetim kuruluna yetki verildiğini, yönetim kurulu başkanı olan davacı tarafından çağrısı yapılmadan yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirilip genel kurulun davet edildiğini, yetkisiz kişilerin çağrısı ile gerçekleştirilen genel kurulun yok hükmü taşıdığını ileri sürerek yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespitini, geçersiz yönetim kurulu kararına dayanılarak yetkisiz kişilerce davet edilen 14.09.2018 tarihli toplantının yoklukla maluliyetinin tespitini, davalı …’e verilen yetki belgesinin iptalini, müvekkilinin halen yönetim kurulu başkanı ve imza yetkilisi olduğunun tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; münferit temsile yetkili diğer davalılarca 06.07.2018 tarihinde düzenlenen yönetim kurulu toplantısında o dönemde yönetim kurulu başkanı olan davacının şirketten alacakları hakkında genel kurul görüşmesinin gündeme alındığını, davacının bu durumda yönetim kurulunu toplayamayacağını, görüşmeye giremeyeceğini, genel kurul toplantı davetiyesinin davacıya tebliğ edildiğini, davacının hisse ve sermaye yapısıyla orantısız şekilde her genel kurulda kabul ettirdiği alacaklarının dayanaklarını ibrazdan kaçındığını, bu hususun tartışma konusu olduğunu, böyle bir konunun görüşülmesi nedeniyle davacının yönetim kurulu toplantısına dahil edilip edilmeyeceğinin yönetim kurulunun taktirine bırakıldığını, 07.08.2018 tarihli ihtarname içeriğinde davacıya güvensizlik, şirket merkezinin davacının mülkiyet ve tasarrufundaki adresten nakli, davacı hesaplarının incelenmesi, yönetim kurulunun yeniden teşkili hususlarının gündem olarak talep edildiğini, davacının çeşitli genel kurullarda avans alacakları adı altında hisseleriyle orantısız alacakları genel kurula onaylattığını, 2.111.926,00 USD tutarında alacaklı göründüğü senedi düzenlediğini, diğer yönetim kurulu üyelerinin dostlukları sebebiyle davacıya güvendiğini, defterlerde böyle bir para girişinin görünmediğini, davacının şirketi boşaltmak senedi eşine cirolayıp için takip başlattığını, davacı hakkında şirket tüzel kişiliği ve ortaklar aleyhine suç işlemekten soruşturma bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; genel kurul kararları aleyhine şirkete karşı dava açılabileceğini, davanın yönetim kurulu üyelerine yöneltilemeyeceğini, münferit temsile yetkili müvekkilinin ve diğer üyenin 06.07.2018 tarihli “genel kurul” konulu yönetim kurulu toplantısına dayanılarak genel kurulun yapıldığını, genel kurul toplantı davetiyesinin tebliğine rağmen davacının toplantıya katılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
3. Davalı … duruşmada davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu yönetim kurulu ve genel kurul tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu başkanının davacı, davalı gerçek kişilerin de yönetim kurulu üyeleri olduğu, davacı ve davalı …’in münferit imza ile davalı şirketi temsile yetkilerinin bulunduğu, dava konusu yönetim kurulu kararının yalnızca davalı gerçek kişilerin katılımı ile gerçekleştirildiği, dava konusu yönetim kurulu toplantısının yönetim kurulu başkanı davacının çağrısı ile yapıldığı tespit edilemediği gibi öncesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 392 nci maddesinin yedinci fıkrası gereğince, davacı yönetim kurulu başkanından yönetim kurulunu toplantıya çağırmasının talep edildiğinin yönetim kurulu üyesi davalılarca iddia ve ispat edilemediği, yönetim kurulu toplantısına çağrının 6102 sayılı Kanun’da herhangi bir şekle tabi tutulmadığı, asıl amacın tüm yönetim kurulunun toplantıdan haberdar edilmesi olduğu, yönetim kurulunu toplantıya çağırmanın başkanın görevi içinde kaldığı, başkanın bulunmadığı zamanlarda başkan vekilinin de yönetim kurulunu toplantıya çağırabileceği, ne var ki davaya konu yönetim kurulu yönünden, davacı yönetim kurulu başkanının, toplantıya çağrıya ilişkin görevini yerine getirmeye engelinin usulünce ispatlanamadığı, davacı yönetim kurulu başkanının kasten toplantıya çağrılmaksızın davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı, bu nedenle davaya konu 06.07.2018 tarihli yönetim kurulu kararının butlanla malul olduğu, genel kurul toplantısının ise anılan yönetim kurulu kararına dayandığı, toplantıya davet yetkisi olmayan yönetim kurulu üyelerinin daveti ile yapıldığı, bu toplantıda alınan genel kurul kararlarında çağrıya ilişkin kurucu unsurun butlanla maluliyeti nedeniyle yoklukla malul olduğu, her ne kadar yönetim kurulu ve genel kurul kararlarına yönelik talepler, davalı yönetim kurulu üyelerine de yöneltilmiş ise de anılan bu davalıların davada pasif husumetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davalılar … ve … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı şirket yönünden açılan davanın kabulü ile davalı şirketin, yönetim kurulunun 06.07.2018 tarih ve 2018/1 karar sayılı yönetim kurulu kararının butlanının tespitine, 14.09.2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme gerekçesinin davacıdan sadır e-mail ve soruşturmadaki ifadesi ile çeliştiğini, davacının fiilen olmadığını, yönetimle ilgilenmediğini, başkan yardımcısının çağrıya yetkili olduğunu, davacının bizzat kendi beyanları ile başkan vekilinin tek yetkili olduğunu beyan ettiğini, fiilen yetkilerini devrettiğini, şirketle ilgili yönetsel işlerde başkasına imza attırdığını, şirket yönetim kurulu toplantılarının zaten uzun süredir iki kişi ile yapıldığını, salt çağrı prosedürüne ilişkin, sonuca etkisiz eksikliklerin yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının yokluk ve iptalini gerektirmeyeceğini, senedi eşine ciro ederek şirket aleyhine takip başlattıran davacının azil şartlarının oluştuğunu, şirketin yegane işletmesini icradan sattırdığını, diğer genel kurul kararları ile ilgili davaların birlikte görülmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 03.02.2016 tarihli şirket olağan genel kurulunda üç yıl görev yapmak üzere davacının yönetim kurulu başkanı ve davalı asillerin yönetim kurulu başkan yardımcısı ve üyesi sıfatıyla yönetim kuruluna seçildikleri, şirket esas sözleşmesinin 14 üncü maddesinde “Yönetim kurulu toplantıları şirket merkezinde yapılır. … Üyelerin tamamına önceden yazılı veya haber verilmek suretiyle toplantı şirket merkezinden veya işyerinden başka bir yerde yapılabilir. Yönetim kurulunun müzakerelerinin başlayabilmesi için mevcut üye sayısının yarısından bir fazlasının toplantıda hazır bulunması şarttır. Kararlar mevcut üyelerin ekseriyetiyle verilir.” şeklinde düzenlendiği, davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı yönetim kurulu toplantısına davacı yönetim kurulu başkanına çağrı yapılmadan ve şirket merkezi dışında toplanılarak karar alındığı, 6102 sayılı Kanun’un 392 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre her yönetim kurulu üyesinin başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebileceği hükmü ve ilkeler dikkate alındığında kural olarak daveti yönetim kurulu başkanının yapacağı, ancak onun bulunmadığı zamanlarda bu görevin başkan vekiline ait olduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre toplantı tarihi itibariyle davacının yönetim kurulu başkanı olup usulüne uygun olarak yapılacak toplantı bildiriminden sonra katılıp katılamayacağının tespit edilebileceği, hiç davet yapılmadan gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısının Kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık taşıdığı, yönetim kurulu başkanı belli konularda müzakerelere katılamayacak olsa da bu hususun onun toplantıya davet edilmesine engel teşkil etmediği, bildirim yapılmaksızın 06.07.2018 tarihinde toplanan yönetim kurulunun aldığı 2018/1 sayılı kararının toplantı ve karar nisapları da göz önüne alındığında batıl olduğu sonucuna varıldığı, batıl 06.07.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararına dayanarak 14.09.2018 tarihli genel kurul toplantısına çağrı yapılmış ise de usulüne uygun alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmadığından ve azınlık ihtarnamesi olarak belirtilen ihtarnamenin sadece gündeme madde eklenmesi hususu ile ilgili olması nedenleriyle genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunun tesbit edilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı … Turizm İnş. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının toplantılara katılamayacak durumda olduğunun davacıdan sadır belgelerle, savcılık ifadeleriyle, kendi beyanlarıyla ikrar edildiğini, gerekçelerin, hem esas hem de usul yönünden davacıdan sadır delil niteliğindeki e-mail mesajları ve bizzat davacının soruşturma ifadesi ile çeliştiğini, 12.06.2017 tarihli genel kurula çağrıya ilişkin 15.05.2017 tarihli yönetim kurulu karar tutanağındaki imzanın davacıya değil davacının hiçbir yetkisi olmayan eşine ait olduğunu, çünkü kendisinin fiilen bulunmadığını, davacının beyan dilekçelerinde sağlık sorunları sebebiyle Amerika Birleşik Devletlerinde bulunduğunu, bu sebeple “şirketin tüm kontrolünün ve idaresinin münferit imza yetkilisi olan …’de olduğunu”, “yıllardır (2015 tarihli yönetim kurulu toplantıları da dâhil) tüm toplantıları …’in düzenlediğini” beyan ettiğini, Yargıtay kararlarında ve doktrinde, anonim ortaklıkların yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti taleplerinde, somut durumdaki menfaat dengesi ve çelişkili davranış yasağı da gözetilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gereğinin belirtildiğini, salt çağrı usulüne ilişkin ve sonuca etkisiz eksikliklerin yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının yokluk veya iptalini gerektirmeyeceğinin kabul edildiğini, davacının eşi ile danışıklı bir icra takibi ile sadakat borcuna aykırı bir biçimde şirketin tek esaslı mal varlığı ve faaliyet konusu olan Bodrum’daki işletmesinin elden çıkmasına ve şirketin sona erme tehlikesi yaşamasına neden olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yönetim kurulu kararının geçersizliğinin ve genel kurul toplantısının yoklukla maluliyetinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Kanun’un 390, 391, 392 ve 393 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı … Tur. İnş. ve Tic. A.Ş.’nin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun’un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 12.09.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.