“Bölge Adliye Mahkemesince… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 878/1-f maddesine göre zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, canlı hayvan taşımasına bağlanabiliyorsa taşıyıcının sorumluluktan kurtulabileceği, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.04.2016 tarih ve 2015/15669 E., 2016/4582 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi canlı hayvan naklinin, konusu olan eşyanın canlı karakteri dolayısıyla özel risk içerdiği, canlı hayvanların, yolculukları esnasında, dış risklerden kolaylıkla etkilenebileceği, dosya kapsamında davaya konu kesintiye neden olan ölümlerin hayvanların davacı tarafından hayvan refahına uygun taşınmamasından veya sözleşme kapsamında davacıya yüklenen yaralanma, ayak-bacak kırılması, topallanması, ölmesi, araçtan atlaması, kaybolması, çalınması hallerinden meydana geldiğinin de tespit ve ispat edilmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir… Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA…” Yargıtay 11. HD., E:2023/5416, K:2024/7251, T:09.10.2024
“Canlı hayvan naklinden kaynaklanan ziya. hasar veya teslimdeki gecikme halinde, taşımacı sorumluluktan kurtulabilir. Canlı hayvan nakli, konusu olan eşyanın canlı karakteri dolayısıyla özel risk içermektedir. Canlı hayvanlar, yolculukları esnasında, dış risklerden kolaylıkla etkilenebilir. Elbette ki, taşıyıcının, canlı hayvan taşımacılığına özel riskler dolayısıyla uğranılan zarardan 6102 sayılı TTK m. 878/1 b.(f) maddesine dayanarak sorumluluktan kurtulabilmesi ve 6102 sayılı TTK 878/5 maddesindeki uygun illiyet bağı karinesinden faydalanabilmesi için, halin icabına göre, kendisine düşen bütün önlemleri aldığını ve verilen özel talimatlara uyduğunu ispatlaması gerekir. Böylece canlı hayvan taşımalarında, taşımacının özel riskler dolayısıyla kaçınılmazlık karinesine dayanabilmesi imkanı kaldırılmıştır. Yukarıda açıklanan hususlar gözönüne alınarak davalının sorumluluğunun bu hükümler çerçevesinde belirlenmesi gerekirken anılan düzenleme kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 11. HD., E:2015/15669, K:2016/4582, T:25/04/2016