Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
E:2018/43, K:2022/300, T:10.03.2022
- Çek Üzerindeki Çıkıntı ve Değişiklikler
- Çekin Rakam Bölümünde Tahrifat
- Şahsi Def’iler
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “takibin iptali” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Samsun 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen takibin iptaline ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; icra takibinde Samsun İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığını, Havza İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu, takibe dayanak belgenin çek vasfında olmadığını, takibe konu çekin diğer borçlu … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasındaki sözleşme gereğince 29.550TL bedelli ve 14.06.2013 keşide tarihli olarak tanzim edilip verildiğini, ancak söz konusu sözleşme hükümlerini yerine getirmeyen diğer borçlu … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nin çeki iade yükümlülüğünün bulunduğunu, bu nedenle çeki yasal süre içerisinde muhatap bankaya da ibraz edemediğini, çek üzerinde bedelde tahrifat yapılarak rakamla önüne “1” yazıyla da “yüz” yazılmak suretiyle 129.550TL hâline getirildiğini, bedel yanına paraf atıldığını, bedel kısmındaki parafın da müvekkiline ait olmadığını, ayrıca keşide tarihinde oynama yapılarak ikinci bir keşide tarihi yazılmak suretiyle tahrifat yapıldığını, keşide tarihi yanında da müvekkilinin parafının bulunmadığını, gerçek keşide tarihi olan 14.06.2013 tarihinden sonra yasal süresinde muhatap bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını taşımadığını, takip konusu çek üzerindeki oynama, düzeltme ve parafın müvekkilinin elinden çıkmadığını, çekin kambiyo niteliğini kaybettiğini ileri sürerek takibin iptali ile alacaklının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlunun yetki itirazının reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli ciranta olduğunu, takibe konu çeki ciro eden … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nin bankaya olan kredi borçlarına karşılık olarak verdiğini, keşide tarihinin çizilerek 16.12.2013 olarak tarih ve paraf da atılmış hâliyle müvekkili bankaya teslim edildiğini, borçlunun imzaya itiraz etmediğini, çekteki tarih değişikliği üzerindeki parafa itiraz ettiğini, keşide tarihinde ve miktarda tahrifattan söz edilmekte ise de bunun çıplak gözle ayırt edilemeyeceğini, miktarda tahrifat iddiasının da yerinde olmadığını, çekteki tutarın yazı ile yazıldığı kısımda “yüzyirmidokuzbinlira” yazısının olduğunu, çekte rakam ile yazı arasında uyumsuzluk olması hâlinde yazı ile yazılan miktarın geçerli olduğunu, borçlunun bedelin yazı ile yazılan kısmına bir itirazı olmadığını belirterek istemin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Samsun 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 02.04.2014 tarihli ve 2014/53 E., 2014/215 K. sayılı kararı ile; takip konusu çekin keşide yeri Samsun olduğundan yetkiye itirazın reddi gerektiği, 21.03.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda çekin ilk tanzimde “29.550” TL meblağla düzenlendikten sonra “1” rakamının senede sonradan tahrifen ilave edildiğinin, çekin keşide tarihi bölümündeki paraf imzasının taklit olduğunun tespit edildiği, çekte paraf imzasının borçluya ait olmadığı tespit edildiğine göre çizilmiş olan 14.06.2013 tarihinin gerçek keşide tarihi olduğunun kabulü gerektiği, çekin ibrazının muhatap banka tarafından üzerine yazılacak tarih ile belirleneceği, çekin arkasında banka tarafından yazılan ibraz tarihinin 17.12.2013 olduğu, süresinde ve geçerli bir ibrazdan söz edilemeyeceği, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 708 ve 720. [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 796 ve 808] maddeleri uyarınca takip dayanağı çekin yasal süresinde muhatap bankaya ibraz edilmemesi hâlinde alacaklının müracaat hakkını kaybedeceği ve bu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 24.06.2014 tarihli ve 2014/14309 E., 2014/18441 K. sayılı kararı ile;
“…Alacaklı banka tarafından borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlanmış, borçlu yetki itirazının yanısıra çekin bedel kısmında ve ayrıca keşide tarihinde tahrifat yapıldığını ileri sürerek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece İİK’nun 170a. maddesi gereğince takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Takibe konu belgenin, kambiyo senedi niteliğini haiz olmaması, İİK’nun 170/a maddesi hükmü gereğince takibin iptali sebebi ise de, aynı maddenin son fıkrası uyarınca; “Her ne suretle olursa olsun, …borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise…”, icra mahkemesi yukarıda belirtilen sebebe dayanarak İİK’nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar veremez.
Somut olayda, borçlu itirazında, takibe konu çekin takipteki diğer borçlu Öz İçler Ltd. Şti’ne aralarındaki sözleşme gereğince 29.550 TL bedelli olarak verildiğini, ancak bu firmanın bahsi geçen sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ve çeki iade borcu altına girdiğini, fakat çeki alacaklıya ciro ettiğini, çekteki keşide tarihinin değiştirildiğini, değişiklik üzerindeki paraf imzalarının şirket yetkilisine ait olmadığını ve ayrıca çek miktarı üzerinde tahrifat yapılarak bedelin 129.550 TL haline getirildiğini, tahrifattan önceki keşide tarihi itibari ile çekin süresinde bankaya ibraz edilmediğini beyanla takibin iptalini talep etmiş, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, senet bedelinin “29.550 TL” iken “129.550 TL”ye dönüştürüldüğü, keşide tarihi değişikliğindeki parafın keşideci borçluya ait olmadığı tespit edilmiştir.
Borçlunun, çekin, takipteki diğer borçlu … Ltd. Şti’ne aralarındaki sözleşme gereğince 29.550 TL bedelli olarak verildiği şeklindeki beyanı, borcun 29.550 TL’lik kısmının kabulü yönündedir. Bu durumda İİK.’nun 170/a-son maddesi hükmü uyarınca, aynı maddenin ikinci fıkrasının olayda uygulanması ve takibin bu nedenle iptali mümkün değildir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu çek bedelinin “29.550 TL” iken yapılan tahrifatla “129.550 TL” haline dönüştürüldüğü saptandığına göre, alacaklının, çekin tahrifattan önceki bedeli olan “29.550 TL” üzerinden kambiyo hukuku mucibince takip hakkı bulunmaktadır.
O halde, mahkemece borca kısmi itirazın kabulü ile takibin 29.550 TL’sını aşan kısmı yönünden İİK’nun 169a/5. maddesi gereğince durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeni ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Samsun 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 12.11.2014 tarihli ve 2014/512 E., 2014/618 K. sayılı kararı ile; borçlunun çek keşide ettiğini inkâr etmediği, esasen çekin 29.550TL bedelli keşide edildiğini belirtmekle birlikte daha sonra gerek keşide tarihinde gerekse bedelde tahrifat yapıldığını ve süresinde bankaya ibraz edilmediğini ileri sürdüğü, çekteki keşideci imzasının inkâr edilmediği, paraf imzasının kabul edilmediği, borçlunun borcu kısmi kabulünün söz konusu olmadığı, borçlunun, çekin takipteki diğer borçlu … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ne aralarındaki sözleşme gereğince 29.550TL bedelli olarak verildiği şeklindeki beyanı bir an için borcun kısmi kabulü olarak kabul edilse dahi bu beyanın çekin lehtarı olan şirkete yönelik olup, takip alacaklısı banka hakkında bir ödeme ve kabul beyanı olmadığı, Özel Dairenin 09.07.2013 tarihli ve 2013/17045 E., 2013/25724 K. sayılı kararına göre bu hâliyle İİK’nın 170/a-son maddesinin uygulanamayacağı, kaldı ki borçlunun beyanının borcu kısmi kabul olarak nitelendirilemeyeceği, borçlunun anlatımının başlangıçta usulüne uygun olarak düzenlenen çekin 29.550TL bedelli düzenlendiği, ancak süresinde bankaya ibraz edilmediği, daha sonra hem keşide tarihi hem de bedelde tahrifat yapılarak bankaya ibraz edildiği yönünde olayın anlatımı olduğu, böyle bir durumda yapılması gereken ilk işin tahrifat iddiasının değerlendirilmesi olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu vekilinin takibe konu çekin diğer borçlu … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasındaki sözleşme gereğince 29.550TL bedelli olarak tanzim edilip verildiği şeklindeki beyanı karşısında, 129.550TL olarak tahrifatla değiştirilen çekle ilgili takibin İİK’nın 170/a-son maddesi uyarınca aynı maddenin 2. fıkrasına göre iptaline karar verilip verilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre borca kısmi itirazın kabulü ile takibin 29.550TL’sini aşan kısmı yönünden İİK’nın 169/a-5. maddesi gereğince durdurulmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. İcra ve İflas Kanunu’nun 167. maddesinin 1. fıkrasına göre alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilmesi için alacağının mutlaka bir kambiyo senedine bağlı olması gerekir. İİK’nın 168. maddesinin 3 ve 170/a maddesinin 1. fıkrasına göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine başvurarak, takibe dayanak senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep edebilir. İİK’nın 170/a maddesinin 2. fıkrasına göre süresinde yapılmak kaydıyla borçlu tarafından başka bir şikâyet veya itirazda bulunulması ile bu husus icra mahkemesince kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınır. Bu inceleme sonucunda icra mahkemesi takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı kanısına varır ise icra takibinin iptaline karar verir. Ancak İİK’nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Başka bir anlatımla borçlu imzaya itirazını geri almış veya borcu kısmen veya tamamen kabul etmiş ise, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğinde olmasa veya alacaklı kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olmasa bile, icra mahkemesi İİK’nın 170/a maddesine göre şikâyet üzerine veya re’sen takibin iptaline karar veremez.
13. Bu noktada belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkâr hâlinde yok hükmündedir. Bu nedenle, senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. İmzaya veya paraf imzasına itiraz hâlinde ise mahkemece yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin paraflı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması hâlinde düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılması gerekir.
14. Bu bağlamda çek keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan, çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekir. Ayrıca bu durum çekin kambiyo vasfını etkileyen bir hâl olduğundan keşideci dışındaki borçlular da bu hususu ileri sürebilir. Çekin keşide tarihindeki düzeltmenin paraflı olmaması veya yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda paraf imzasının keşideciye ait olmadığının anlaşılması hâlinde düzeltme yok hükmünde olacağından, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılarak çekin 6102 sayılı TTK’nın 796 ve 808. maddelerinde öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılır ise İİK’nın 170/a maddesinin 2. fıkrası uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekir. Ancak İİK’nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise icra mahkemesi İİK’nın 170/a maddesine göre şikâyet üzerine veya re’sen takibin iptaline karar veremez.
15. Somut olayda; alacaklı ciranta tarafından borçlular keşideci ve lehtar aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu keşideci şirket vekilinin icra mahkemesine başvurarak takibe konu çek yaprağının diğer borçlu (lehtar) … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasındaki sözleşme gereğince 29.550TL bedelli ve 14.06.2013 keşide tarihli olarak tanzim edilip verildiğini, ancak söz konusu sözleşme hükümlerini yerine getirmeyen lehtarın çeki iade yükümlülüğünün bulunduğunu, bu nedenle çeki yasal süre içerisinde muhatap bankaya da ibraz edemediğini, çek üzerinde bedelde tahrifat yapıldığını ve bedel yanına paraf atıldığını, bedel kısmındaki parafın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca keşide tarihinde oynama yapılarak ikinci bir keşide tarihi yazılmak suretiyle tahrifat yapıldığını, gerçek keşide tarihi olan 14.06.2013 tarihinden sonra yasal süresinde muhatap bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını taşımadığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
16. Takibe konu çekin incelenmesinde; 14.06.2013 olan keşide tarihinin üzerinin çizilerek 16.12.2013 yazıldığı, çekin 17.12.2013 tarihinde ibraz edildiği görülmektedir. İcra mahkemesince alınan Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü belge inceleme uzmanı tarafından düzenlenen 21.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda keşide tarihi bölümündeki paraf imzanın keşideci şirket yetkisili M.A.’nın eli ürünü olmayıp, adı geçenin hakiki imzaları model alınmak suretiyle takliden atılmış sahte imza olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda çekin 6102 sayılı TTK’nın 796 ve 808. maddelerinde öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılıyor ise de, borçlu vekilinin şikâyet dilekçesindeki “takibe konu çek yaprağı diğer borçlu … Plastik Ürünleri Gıda San. Tic. Ltd. şirketine müvekkille aralarındaki sözleşme gereğince 29.550TL bedelli ve 14.06.2013 keşide tarihi olarak tanzim edilip verilmiştir” şeklindeki beyanının İİK’nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre değerlendirilmesi gerekir.
17. Borçlu keşideci şirket vekilinin, lehtar ile müvekkili arasındaki hukukî ilişki nedeniyle çekin 29.550TL bedelli düzenlenerek verildiği ancak bedelde tahrifat yapıldığına ilişkin beyanı, İİK’nın 170/a maddesinin son fıkrası anlamında borcun 29.550TL’lik kısmının kabulü niteliğindedir.
18. Şahsi def’îler, emre yazılı senetlerdeki borç taahhüdünün objektif mevcudiyetine hiçbir etkisi olmayan borçlunun belli bir alacaklı ile arasındaki hukukî münasebetten doğan def’îlerdir. Bu mahiyetleri dolayısı ile de sadece doğrudan doğruya ilişkileri bulunan kişiler arasında dermeyan olunabilir. Şikâyetçi borçlunun lehtar şirketin sözleşme hükümlerini yerine getirmediği için lehtara karşı borçlu olmadığı yönündeki şahsi def’îyi ancak 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 687. maddesi kapsamında hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olmasına bağlı olarak ileri sürebilir. Şikâyetçinin bu maddeler kapsamında icra mahkemesine yaptığı bir başvuru bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 708. maddesi uyarınca takip dayanağı çek yasal süresinde ibraz edilmediğinden aynı Kanun’un 808. maddesi uyarınca hamil cirantalara, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvuru hakkını kullanamayacağından İİK’ya göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yoluna başvuramaz. Ancak İİK’nın 170/a maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca borç kısmen kabul edildiğinden aynı maddenin 2. fıkrasının olayda uygulanması ve takibin bu nedenle iptali mümkün değildir.
19. O hâlde borçlunun bedelde tahrifat ile ilgili borca itirazının incelenmesi gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 676. maddesinin 1. fıkrası gereğince çek bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunur. Ancak bu kural rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmamış olması hâlinde uygulanır.
20. Somut olayda Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü belge inceleme uzmanı tarafından düzenlenen 21.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda çek aslının değer gösteren bölümündeki rakamlardan yüzbinler basamağında yer alan “1” rakamı ve yazıyla değer gösteren bölümdeki “Yüzyirmidokuzbinbeşyüzelli” ibarelerinin mavi mürekkepli bir kalemle oluşturuldukları, incelemeye konu çek aslı üzerinde yer alan diğer ibarelerin ise farklı (ikinci bir) mavi mürekkepli kalemle oluşturuldukları, çekin ilk tanziminde “29.550”TL meblağlı düzenlenip bu rakamların önüne farklı bir kalemle (yüzlerbinler basamağına denk gelecek şekilde) “1” rakamının ve diğer ibarelerin eklenmesi suretiyle çekin mevcut hâline getirildiğinin bildirildiği görülmektedir.
21. Bu durumda takibe dayanak çekin rakam ile değer belirten bölümünde tahrifat yapıldığı bilirkişi raporuyla saptandığına göre, bu kısma itibar edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla çekin tahrifattan önceki miktar için geçerli olduğunun kabulü gerekir. Şu hâle göre alacaklının, çekin tahrifattan önceki bedeli olan “29.550”TL üzerinden kambiyo hukuku mucibince takip hakkı bulunmaktadır.
22. O hâlde mahkemece borca kısmi itirazın kabulü ile takibin 29.550TL’sini aşan kısmı yönünden İİK’nın 169/a maddesinin 5. fıkrası uyarınca durdurulmasına karar verilmesi gerekir.
23. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.05.2003 tarihli ve 2003/12-347 E., 2003/345 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; borçlu vekili iadesi gereken bir borç bulunduğunu belirttiğinden borca itiraz ettiği, bu nedenle borcu kabulü bulunmadığından direnme kararının onanması gerektiği görüşü ile çekte tahrifat yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmadığı, çekin kambiyo vasfı bulunmadığından kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesi ile direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
25. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Somut olayda çeke ciro yoluyla hamil olan alacaklı tarafından çek keşidecisi ve çeki ciro yoluyla devreden lehtar hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılmış olup çek keşidecisi borçlu tarafından tahrif edilen ve süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı yapılan takibin iptali istenmiştir.
Özel Daire ile Mahkeme arasında 29.500TL bedelli olarak düzenlenen çekteki bedelin 129.500TL olarak, 14.06.2013 olan keşide tarihinin ise 16.12.2013 olarak tahrif edildiği ve tahrif edilmemiş hâliyle çekin süresinde bankaya ibraz edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, borçlu keşidecinin çeki 29.500TL olarak düzenleyip verdiğini beyan etmesi nedeniyle borcu bu miktar için kabul etmiş sayılıp sayılmayacağı ve buradan hareketle takibin tümüyle iptaline karar verilip verilemeyeceği noktasındadır.
Takibin şikâyet üzerine veya re’sen iptalinin düzenlendiği İcra ve İflas Kanunu 170/a maddede; borçlu tarafından, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3’üncü bendine göre şikâyet yolu ile ileri sürebileceği (İİK 170-a/1), İcra mahkemesinin müddetinde yapılan şikâyet veya itiraz dolayısiyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebileceği (İİK 170-a/2), her ne suretle olursa olsun, imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmünün uygulanmayacağı (İİK 170-a/3) hükme bağlanmıştır.
Bu düzenleme nedeniyle kambiyo hukuku mucibince takip hakkı bulunmaması nedeniyle kambiyo takibinin iptali mümkün ise de borcun kısmen veya tamamen kabul edilmiş olması hâlinde takibin iptaline karar verilemeyecektir.
6102 sayılı TTK’nın 796. maddesine göre; yasal süresinde çekin muhatap bankaya ibrazı zorunlu olup, ibraz edilmemesi hâlinde hamil (alacaklı), aynı TTK’nın 796 ve 808. maddeleri gereğince takip borçlularına karşı müracaat hakkını kaybeder. Süresinde bankaya ibraz edilmeyen çek, adi havale niteliği taşıdığından borç ikrarını da içermez. Bu itibarla, borçlu hakkında bu belgeye dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamaz. Bu husus, süresinde yapılan itiraz veya şikâyet üzerine mahkemece re’sen gözetilir.
Süresinde ibraz edilmediği için çek borçlularına karşı müracaat hakkı yitirilen çekin havale niteliği taşıması ve borç ikrarını içermemesi nedeniyle bu çek adi senet dahi sayılmaz. Borç ikrarı içermemenin diğer bir sonucu ise bu belgenin İcra ve İflas Kanunu 68 ve 68/a maddede belirtilen belgelerden da sayılmaması ve alacağın genel haciz yoluyla takibe konu edilmesi hâlinde bu belgeye dayalı olarak itirazın kaldırılmasının istenemeyecek olmasıdır.
Borçlunun bu çeki imzalayarak verdiğini belirtmesi ve çekteki imzayı kabul etmesi de süresinde ibraz edilmeyen çeki borç ikrarı içeren bir belge hâline getirmez. Zaten imzalanmamış bir belgenin çek vasfı taşıyacağı da düşünülemez. Çek imzalandığı borçlu tarafından kabul edilse dahi havale niteliğinde olup borç ikrarını içermez ve imzalayarak verdim beyanı, borcun kabul edildiği anlamını taşımaz.
Müracaat hakkı yitirilen çek borç ikrarını içermese de borçlu bu çeke dayalı talepte bulunan alacaklı ile aralarındaki bir hukukî ilişkinin varlığını doğrulamış ancak borcun ödendiği, çekin verilmesine esas mallar verilmediği veya hizmet yerine getirilmediği için ödeme yapılmadığının belirtilmesi gibi bir beyanla borcun varlığı doğrulanmış ise belge borç ikrarını içermese de bu beyan ile talep edilebilir bir borcun varlığı kabul edilmiş olacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus bu beyanın çeki elinde bulunduran alacaklı hamil yönünden yapılıp yapılmadığıdır. Zira çeki elinde bulunduran kişi çeki keşideciden almamış ve ciro yoluyla çek hamili olmuşsa keşidecinin hukukî ilişkinin varlığını doğrulayan bu beyanı, çek hamili yönünden bir beyan olmayıp çekin kendisine verildiği ilk hamil yönünden bir beyandır. Zira keşidecinin açıkladığı sözü edilen hukukî ilişki, keşideci ile çeki elinde bulunduran arasında değil keşideci ile çeki ciro yoluyla devreden arasında gerçekleşmiştir.
Çeke dayalı müracaat hakkı yitirilmiş ve müracaat hakkının yitirildiği dahi ileri sürülmüş iken, keşidecinin ilk hamil olan lehtar ile aralarındaki çek verilmesine esas hukukî ilişkiyi açıklaması ile çeki elinde bulunduran son hamil yönünden aralarında hukukî ilişki bulunduğunu kabul ettiği ve buna bağlı olarak borcun varlığını kabul etmiş sayıldığı sonucuna varılabilmesi de mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta alacaklı çeki ciro yoluyla devralmış olup şikâyetçi ile aralarında bir hukukî ilişki bulunmamaktadır. Keşidecinin bu çeki 29.500TL olarak verdiğini belirtmesi ciranta ile aralarındaki temel hukukî ilişkiye ilişkin bir beyan olup alacaklı yönünden borcun kabul edildiği anlamında bir beyan değildir.
Takibi yapan çek lehtarı ilk hamil olsa idi keşideci borçlu, alacaklı ile aralarındaki hukukî ilişkinin varlığını beyan etmiş ve İİK 170/a/3 madde anlamında temel ilişkiye dayalı olarak borcu kabul etmiş sayılacağı için takibin iptaline karar verilmesi mümkün değil ise de somut olayda takip, bu kişi tarafından değil bu kişiden ciro yoluyla çeki elde eden ve keşideci ile aralarında temel borç ilişkisi bulunmayan son hamil tarafından yapılmıştır.
Son hamil ile keşideci arasında temel borç ilişkisine dayalı bir hukukî ilişki bulunmadığından keşidecinin hukukî ilişkiye ilişkin yaptığı açıklama borcun kabul edildiği anlamına gelmez. Zaten çeke dayalı müracaat hakkının yitirildiği de açıklanmak suretiyle takibin iptalinin istenmesinin en açık anlamı da çek hamilinin kendisinden talep edebileceği bir alacak bulunmadığının ileri sürülmesidir. Müracaat hakkı yitirildiği için temel ilişkiye dayalı olarak dahi alacağın varlığına delil teşkil edemeyen bir belgenin kendisi tarafından imzalanarak verildiğinin kabul edilmesi nedeniyle borcun takip alacaklısı banka yönünden dahi kabul edildiği sonucuna varılmasını gerektirir hiçbir hukukî dayanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle borçlu beyanları, takip alacaklısı bakımından borcun kısmen veya tamamen kabul edildiği anlamını hiçbir şekilde içermemekte olup son fıkradaki istisna koşulları da gerçekleşmediğinden, süresinde ibraz edilmeyen borç ikrarı içermeyen adi senet dahi sayılamayan bu çeke dayalı olarak yapılan takibin İİK 170/a madde kapsamında iptali koşulları oluşmuştur.
Mahkemece verilen direnme kararı yukarıda açıklanan esaslara uygun olup onanması gerektiği görüşünde olduğumdan özel daire kararı gibi hükmün bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.