Hayat Sigortası – Kalp Rahatsızlığı – Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğü – Sigorta Teminatının İndirilmesi

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi

E:2022/1718, K:2023/9939, T:28.09.2023

  • Hayat Sigortası
  • Kalp Rahatsızlığı
  • Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğü
  • Sigorta Teminatının İndirilmesi

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/960 D.İş, 2021/960 K.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ
SAYISI : İHK-2021/39901
HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulü/ İtirazın kısmen kabulü
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ
SAYISI : K-2021/110579

Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda, Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.

Karara davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince itirazın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İtiraz Hakem Heyeti kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; murislerinin T. İş Bankası A.Ş.’den konut ve ihtiyaç kredisi kullandığını ve davalı tarafından iki ayrı poliçe ile hayat sigortası yapıldığını, murisin 01.05.2020 tarihinde vefat ettiğini, ölüm ile murisin hastalığı arasında illiyet bağı bulunmadığını, davalı tarafından her iki poliçe kapsamında dain-i mürtehin bankaya 13.08.2020 tarihinde toplam 45.856,04 TL kısmi ödeme yapıldığını belirterek her iki poliçe kapsamında toplam 188.699,80 TL’nin ilgili bankaya, varsa kalan teminat tutarının davacı varislere ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, husumetin lehtar ve dain-i mürtehin sıfatı bulunan T. İş Bankası A.Ş.’ye ait olduğunu, sigortalıya 2012 tarihinde koroner arter tanısı konulduğunu, müteveffanın sigorta başlangıç tarihinden önce kalp hastalığı olduğunun sağlık kayıtları ile sabit olmasına rağmen sağlık beyan formundaki sorulara hayır cevabı verilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, buna rağmen müvekkilinin iyi niyetli davranarak ve sürprim uygulamak suretiyle dain mürtehin bankaya her iki poliçeye ilişkin olarak 41.997,89 TL ve 3.858,15 TL’lik ödemeler yaptığını, müvekkilinin iddiasının illiyet bağına ilişkin olmadığını, öyle olsa idi hiç tazminat ödemeyeceğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1439 uncu maddesi gereği rizikoyla beyan yükümünün ihlali arasında illiyet bağı yoksa ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oran dikkate alınarak ödeme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI

Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…bankanın muvafakatını içeren cevabi yazının 12.08.2021 tarihinde Komisyona sunulduğunu, müteveffanın ölüm nedeninin bilinmediği, müteveffanın vefat tarihi itibarı ile 27.09.2018 başlangıç tarihli poliçenin 27.09.2019 vade için 215.265,11 TL ve 11.02.2019 başlangıç tarihli poliçeden de 11.02.2020 vade için 19.290,73 TL olmak üzere toplam 234.555,84 TL vefat teminatı bulunduğu, müteveffada sigorta tarihinden önce damar sertiği rahatsızlığı bulunduğu, davalının sigortalının ölüm nedeni ile mevcut rahatsızlığı arasında illiyet bağı bulunduğuna dair delil sunmadığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 1435 inci maddesindeki ihbar yükümüne aykırı davranışın gerçekleşmesi için bildirilmeyen rahatzılık ile riziko arasında illiyetin mevcut olması gerektiği, davalının müteveffa sigortalının hastalığını bildirmediği gerekçesiyle dain-i mürtehin bankaya toplam 45.856,04 TL ödediği, 188.699,80 TL’lik eksik ödeme bulunduğu, TTK’nın 1409 uncu maddesi uyarınca davalının ispat yükümünü yerine getirmediği” gerekçesiyle davanın kabulüne, 188.699,80 TL nin 13.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile sigortalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İTİRAZ

A. İtiraz Yoluna Başvuranlar

Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

B.İtiraz sebepleri

Davalı vekili itiraz dilekçesinde, dosyanın yeterli şekilde incelenmediğini, sigortalıya ait Medula listesinde sigortalının 2012 tarihinde koroner arter hastalığı teşhisi aldığının sabit olduğunu, teknik bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmediği şeklindeki değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyuşmadığını, müvekkilince TTK 1439/2 nci maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2 nci maddesi gereğince proporsiyon(sürprim) uygulaması suretiyle tazminat ödemesi yapıldığını, bu konuda emsal kararlar bulunduğunu, hakem kararında poliçe teminat tutarları incelenmeksizin salt davacıların beyanına dayalı karar verildiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminat tutarının poliçe teminat bedelleri üzerinde olduğunu, zira poliçelerin azalan teminatlı ürünler olup tazminat koşullarının oluşması halinde müvekkilinin sorumlu olacağı tutarın rizikonun gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan teminat tutarı ile sınırlı olacağını, 1775-15169707 numaralı poliçede; vefat tarihi itibarı ile 215.265,11 TL teminat tutarı olduğunu, sürprim uygulaması ile indirilen vefat teminatının 43.053,02 TL olduğunu, anılan poliçede 1.055,13 TL prim borcunun bulunduğunu, bankaya ödenen tutarın 41.997,89 TL olduğunu ve bakiye poliçe teminatının 172.212,09 TL olduğunu, 437-15617677 numaralı poliçede; vefat tarihi itibarı ile 19.290,73 TL teminat tutarı olduğunu, sürprim uygulaması ile indirilen vefat teminatının 3.858,15 TL olduğunu, bu poliçede prim borcu bulunmadığını, bankaya ödenen tutarın 3.858,15 TL olduğunu ve bakiye poliçe teminatının 15.432,58 TL olduğunu, toplam tutarın 187,644,67 TL olduğunu, vekalet ücretinin hatalı olduğunu, faiz oranı ve faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini ayrıca kararın icra edilebilirliği açısından tazminat tutarının sigortalıya ödenmesine şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “…müteveffanın vefat tarihi itibarıyla 27.09.2018 başlangıç tarihli ve 1775/15169707 poliçe numaralı poliçenin 215.265,11 TL vefat teminatı ve 11.02.2019 başlangıç tarihli ve 437/15617677 poliçe numaralı poliçeden 19.290,73 TL vefat teminatı bulunduğu, toplam teminat tutarının 234.555,84 TL olduğu, davaya konu poliçeler üzerinde İş Bankası’na ait dain i mürtehin şerhi olduğunun görüldüğü, 30.07.2021 tarihli ara karar ile ilgili bankadan davaya muvafakat verip vermediğinin sorulduğu, bankanın muvafakatini içeren cevabi yazısının 12.08.2021 tarihinde dosya kapsamına ulaştığı, tarafların husumet ehliyetinin olduğu, somut uyuşmazlıkta müteveffa sigortalının ölüm nedeninin bilinmediğinin sigorta şirketinin de kabulünde olduğu, mevcut rahatsızlığın ölüme sebep olduğu ile ilgili bir iddia olmadığından illiyet bağı bulunmadığının anlaşıldığı, zaten sigorta şirketi tarafından 45,856,04 TL ödeme yapıldığı, ancak sigorta şirketinin sunduğu Medula Sistemi üzerinden ulaşılan ilaç dökümlerinden, sigortalının 2012 yılında koroner arter hastalığının mevcut olduğunun tespit edildiği, beyan edilmeyen rahatsızlıkların 2012 yıllarına ilişkin olup 2018 yılı poliçe tanziminden çok öncesine dayandığı birlikte değerlendirildiğinde kasten beyan edilmeme saiki ile hareket edilmediğinin değerlendirildiği, beyan yükümlülüğünün kasıt dışında ihmalen ihlali ve sonrasında ölüm ile beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağının da olmaması halinde Türk Ticaret Kanunu’nun 1439 uncu maddesinde de açık bir düzenleme olmadığı, 1435 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmü ile Yargıtay uygulamaları ve genel kanunlarda düzenlenen müterafik kusur hallerinde uygulanan hakkaniyete uyun bir takdiri indirim uygulanması gerektiği, sigortalının müterafik kusuru bulunduğu değerlendirilerek Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararında hesaplanan tazminattan müteveffanın % 20 kusuru bulunduğu gerekçesiyle 234.555,84 TL’den % 20 oranında müterafik kusur indirimi ve 45.856,04 TL ödemenin indirilmesi sonunda 141.788,63 TL bakiye tazminat alacağı olduğunun tespit edildiği” belirtilerek itirazın kısmen kabulüne, hakem kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 141.788,63 TL’nin 13.08.2020 itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak miras payları oranında başvuranlara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili, gerek Uyuşmazlık Hakem Heyeti gerekse İtiraz Hakem Heyeti kararlarında açıkça, sigortalının ölümü ile meydana geldiği iddia edilen riziko arasında illiyet bağı bulunmadığı belirtilmiş olmasına rağmen; ödenmesi gereken ölüm teminatı tazminatında indirime gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla uygulanan indirim miktarının hakkaniyet ölçütlerini aşacak şekilde yüksek olarak takdir edildiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan incelemede somut olayın hukuki nitelendirmesinde hataya düşüldüğünü, dosya kapsamında illiyet bağı bulunmayan durumlarda TTK’nın 1439/2 nci maddesi gereğince sürprim/proporsion hesabı yapılması gerekirken, hiçbir hukuki dayanağı bulunmaksızın kusur incemesi yapıldığını, müvekkili şirketin vefat tazminatını, o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre aktüeryal hesaplama tekniklerini kullanarak hesapladığını, ayrıca 1775-15169707 numaralı poliçe kapsamında inceleme yapılırken sigortalı tarafından ödenmeyen prim borcunun tazminat tutarından mahsup edilmesi gerektiğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla 1775/15169707 nolu poliçe kapsamında sigortalı tarafından vadesi gelen 1.055,13 TL’lik prim borcu ödemesinin yapılmadığını, bu hususun gerek cevap, gerekse itiraz dilekçesinde belirtilmiş olsa da yapılan incelemede dikkate alınmadığını, İtiraz Hakem Heyeti kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin başvuru tarihi, faiz oranının ise yasal faiz olması gerektiğini, tazminat tutarının tüm mirasçılar arasında eşit oranda paylaştırılması gerektiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacılar murisinin vefatı nedeni ile hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1435/1 inci, 1436/1 inci ve 1439/2 nci maddeleri, Hayat Sigortası Genel Şartları’nın C.3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına göre taraf vekillerinin aşağıda yer alan bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda davacılar murisi 01.05.2020 tarihinde vefat etmiş olup, ölüm belgesinde ölüm nedeninin belirsiz olduğu yazılıdır. Dosya kapsamından, murisin hayat sigortası poliçelerinin tanzim tarihi öncesinde kalp rahatsızlığı olduğu anlaşılmakta olup zaten bu durum davalının da kabulünde bulunmakla davadan önce davalı tarafından dain-i mürtehin bankaya proporsiyon (sürprim) uygulaması sonucunda kısmi ödeme yapılmıştır.

Sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmelerdir. Hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereğidir. TTK’nın … 1435 ve devamı maddeleri gereğince sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde, sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında teminatın indirilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre, mahkemece bu yönde bilirkişi raporu aldırılarak; murisin poliçe tanzimi öncesinde var olan hastalığını belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminatın hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirme ile ve bu yönde bilirkişi raporu alınmaksızın murisin % 20 müterafik kusuru olduğu gerekçesi ile doğrudan % 20 oranında indirim yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

3. Davalı vekili tarafından, dava konusu 1775-15169707 no.lu poliçe nedeni ile 1.055,13 TL prim borcu bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen İtiraz Hakem Heyeti tarafından bu itiraz değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olup, aldırılacak bilirkişi raporunda bu husus da değerlendirilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

4. Sigorta tahkim yargılamasında hükmedilecek vekalet ücreti ile ilgili olarak;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesinin (17) numaralı fıkrasında “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” hükmü yer almaktadır.

Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16 ncı maddesine 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6 ncı maddesi ile eklenen (13) numaralı fıkrasında, “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” düzenlemesi mevcuttur.

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası ise “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine bu Tarifeye göre hesaplanan ücretin beşte birine hükmedilir…” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT’nin 13 ve 17 nci maddeleri gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin, (3) ve (4) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı ve davalıya iadesine,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Hayat Sigortası – Kalp Rahatsızlığı – Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğü – Sigorta Teminatının İndirilmesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön