İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı E. Başkanlarından Porf. Dr. Ünal TEKİNALP’in ”Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku-Anonim ve Limited Ortaklıklar, Tek Kişi Ortaklığı, Ortaklıklar Topluluğu. Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme” adlı eseri Vedat Kitapçılık tarafından yayımlanmıştır.
Üçüncü Basıya Önsöz
1. Birinci basısı “Tek Kişilik Ortaklık I-Tek Paysahipli Anonim Ortaklık” başlığı altında yayımlanan. ikinci basısına yeni limited ortaklık hukukunun da eklendiği kitabımın üçüncü basısı okuyucunun huzuruna “Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku-Anonim ve Limited Ortaklıklar, Tek Kişi Ortaklığı, Ortaklıklar Topluluğu. Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme” adıyla çıkıyor. Bu değişikliğin sebebi basit: Yeni Türk Ticaret Kanunuyla köklü bir sermaye ortaklıkları hukuku reformu gerçekleştirilmiştir. Çünkü: (1) Tek kişilik ortaklık ya anonim veya limited olabileceğine göre TK’nın içerdiği bu yenilik sermaye ortaklıkları alanında meydana gelen bir devrimdir. (2) TK’nın başka bir açılımı olan ortaklıklar (şirketler) topluluğunun baş aktörü şüphesiz sermaye ortaklıklarıdır. Kişi ortaklıkları da ortaklıklar piramidi içinde yer alabilir, ancak bu nadiren rastlanılabilecek bir haldir. (3) Birleşme ve bölünmeye en çok sermaye ortaklıkları konu olur ve dönüşülen ortaklık Çoğu kez bir sermaye ortaklığıdır. (4) Tek kişilik ortaklık da, kapalı ve halka açık anonim ortaklık da sermaye ortaklığıdır; bu ortak payda ortakların ortaklık borçlarından sınırsız sorumlu olduğu ortaklıkların artık devre dışında kaldıklarının kanıtıdır. 5) Yeni Türk Ticaret Kanununa göre tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklık, hatta tek kişilik ticari işletme bir sermaye ortaklığına dönüşüp halka açık hale gelebilir Yeni kanun buna olanak veren hükümleri öngörmüş bulunmakta, yani geniş anlamda ticaretin sermaye ortaklıkları bağlamında “şirketleşmesi” için tüm esneklikleri iş alemine sağlamaktadır. Öyle ise yeni Türk ortaklıklar hukuku bir sermaye ortaklıkları hukukudur ve tek kişilik ortaklıktan başlayarak, halka açık ortaklıklara ve oradan ortaklıklar topluluğuna kadar uzanan geniş yelpazede yer alan düzenlemeler ve ortaklıklarda yapı değişikliklerine ilişkin ayrıntılı sistemler “sermaye ortaklıklarının yeni hukuku”dur. Kitap aradığı adı bulmuştur.
II. Üçüncü basıyı bu ad altında ve bu kapsamda yayımlayabildiğim; yeni Türk Ticaret Kanununun, ömrümü vakfettiğim iki kitabını bu suretle yorumlayabildiğim, TK’nın birinci kitabının kuramsal yapısını az çok yazabildiğim ve bu konudaki notlarımı olgunlaştırabildiğim için mutluyum. Hirsch’in, yakından tanığı olduğum, mimari olduğu kanunu yorumlayamamış olmasından doğan sıkıntılarını ben yaşamayacağım, çünkü, masanın üstünde artık hiçbir ayrıcalıkları bulunmayan benim de yorumlarım var. Artık rahmetli Poroy ile mümtaz bir bilim insanı olan Çamoğlu’nun bilimsel ve fikri emeklerinin ürünü olan, benim de katkıda bulunduğum ”Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku”nun yeni basısını bu yılın sonuna yetiştirebiliriz. Çünkü hem Çamoğlu hem de ben şimdi önümüzü daha iyi görebiliyoruz, malzemeyi tanıdık, bugün bir tünelde değiliz.
III. Bu kitap anonim ortaklıkların tümünün denetlenmesini öngören 6455 sayılı kanun değişikliğini de içeriyor. Bir diğer mutluluğum da bu ani gelişmedir. 6455 sayılı kanunla sağlanan hayırlı sonucun anlamı, niteliği ve kapsamı kitabın üçüncü basısında açıklanıyor.
Bugün Türk hukukunda anonim ortaklıklar, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun (Kamu Gözetim Kurumu) tutumu sebebiyle, biri bu Kurumun diğeri Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’mn gözetimi altında iki bağımsız denetime tabidir. Türk Ticaret Kanununda bağımsız denetimden başka türde bir denetim yoktur; bu sebeple iki denetim de bağımsız denetimdir. TK m. 397 (4)’de düzenlenen denetimle TK m. 397 (5)’de yer alan denetimin farklı olması kanunen mümkün değildir. Aynı sorumluluk sistemine tabi denetçilerin değişik nitelikte denetim yapmaları eşyanın doğasına aykırıdır. Çünkü, Kamu Gözetimi Kurumu, 102 bin anonim ortaklığın sadece 2500 adedini denetleyip, diğerlerini denetim dışı bırakan sıra dışı bir karar vermiştir. Bu kararın Batıda ve Türkiye’de anonim ortaklıkların denetlenmesinin bugün taşıdığı anlama ters düştüğü, bir G-20 ülkesi olan Türkiye’nin konumu ile bağdaşmadığı ve ihtiyacını duyduğumuz yatırım ikliminin lehine olmadığı görüşündeyim. 84.000 mali müşavir unvanına sahip bir ülkede yeterli sayıda denetçinin bulunmadığı şeklindeki gerekçenin meşruiyet temelinin bulunmadığım düşünüyorum.
Kamu Gözetim Kurumu bu satırların yazarının önerisi ile Türk Ticaret Kanununa girmiştir ancak ne yazık ki, onun çöken büyük hayalidir. Önerinin sahibi gelişmeyi büyük bir üzüntü ve çaresizlik içinde takip etmektedir. Bir üniversite insanının, sıradan bir insan olarak bu hallerde olumsuzluğa karşı kullanacağı hiçbir gücü yoktur. Ancak Türkiye’nin gelişme dinamiği bir sıradan üniversite öğretim üyesi gibi güçsüz ve çaresiz değildir. 6455 sayılı kanun bu dinamiğin eseridir. Toplum kanunları haklılık temeli bulunmayan “zamanı gelmedi” gerekçesine karşı duyarsız ve insafsızdır. Temelsiz gerekçeleri hemen aşar. Göz önünde tutulması gereken gerçek şudur: Basel standartları ile kredilendirme şartlarının küreselleştiği bir dünyada, üstelik bir G-20 ülkesinde hiç kimse finansal tabloları denetlenmeyen bir anonim ve limited ortaklığa kredi vermez; veremez. Hele bu anonim ve limited şirket VUK hüküınleri ile finansal tablo hazırlamaya bizzat sorumlu kamu gözetim kurumu tarafından zorlanırsa bu konumdaki bir ülke yanlışa ancak sekiz ay dayanabilir. Finansal tabloları Türkiye Muhasebe Standartlarından uzak tutulan ve sermaye ortaklıklarının hesaplarının denetlenmediği bir ülkede hiçbir anonim ve limited ortaklık ortağı, ortaklık borçlarından sınırlı sorumlu konumunda kalamaz, kendisinden, ailesinden kefalet istenir, ipotek talep edilir, temliklerden başını kaldıramaz. Bu ülke dış kredileri en müsait olmayan şartlarla alır; kredinin maliyeti artar ve milletin sırtına yüklenir. Yeni Türk Ticaret Kanununun feda edilemeyecek hedeflerinden bir Türkiye Muhasebe Standartları ise diğeri de finansal tabloya kredi verilmesinin yolunun açılmasıdır. TBMM’nin 6455 sayılı kanunla bu hedefleri bir kez daha işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Üçüncü bası yeni TK’nın karakteri olan sermaye ortaklıkları hukukunu çağdaş bir anlayışla ve Türkiye’nin çağdaş bir ticaret hukukuna layık olduğu bakış açısından yorumlamaya çaba harcanııştır. Bu kitap 6455 sayılı kanunu bu yolda önemli bir adım olarak görmektedir.
Kitapta Mayıs 2013’e kadar yayımlanan mevzuat, Yargıtay kararları ve literatür esas alınmıştır.
Bu basıda da, çeşitli aşamalarda bazı dostların teşekkürlerle anılacak emekleri geçti. En başta asistanım Serpilhan Türkan Burgucu geliyor; tüm müsveddeleri temize yazdı. Yakın çalışma arkadaşlarım yeni Türk Ticaret Kanununu bir uzman düzeyinde bilen Avukat Melike Demirci ile Avukat Mehtap Mertol Digili hem tashihleri yaptılar hem de birçok sorunu benimle tartıştılar. Bu çalışmaya Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesinden bazı modern ticaret hukukçuları da katıldı. Özellikle Yard. Doç. Dr. Cumhur Boyacıoğlu’nu, araştırma görevlisi Emek Toraman Çolgar’ı ve Kerem Çelikboya’yı anmalıyım. Hepsinin katkılarını çok önemsiyorum. Ancak tüm hataların bana ait olduğunu belirtmeliyim. Vedat Kitapçılığın özverili dizgicisi Erol Barlas ve Benin Doğrul kitap üzerindeki eklemeleri ve uyarlama cümlelerini büyük bir özenle çözdü ve temiz bir metin çıkardı. Dostum Vedat Carbaş her zamanki gibi yardımcı, anlayışlı ve katkılıydı. Kapağı gene değerli sanatçı Murat Ece yaptı. Herkese teşekkürler ve esenlikler.
Ünal TEKİNALP
Haziran 2013, Fenerbahçe