Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
E:2023/6027, K:2024/3040, T:18.04.2024
- Şirket Paylarının Mirasçılara Geçmesi
- Genel Kurul Toplantı ve Karar Nisaplarının Oluşmaması
- Genel Kurul Kararının Yokluğu
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/576 Esas, 2023/1244 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen genel kurul kararının iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin aile şirketi olup davacının 500 hissesi olduğunu, şirketin en son 04.02.2010 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, şirket yönetim kurulu başkanı …’ın 25.06.2011 tarihinde vefatından sonra şirket genel kurul toplantısı yapılmadığını, şirketin gayri faal kaldığını, yönetim kurulunun oluşturulması için genel kurul yapmak üzere şirkete kayyum atanmasına karar verildiğini, kayyum tarafından yapılan 06.12.2017 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu oluşturulduğunu, ancak bu genel kurula yapılan çağrılarda eksiklik ve usulsüzlük olduğunu, temsil yetkisi olmayan ….’ın toplantıya katılarak ortak …..’a vekaleten oy kullanmasının temsilde usulsüzlük olduğunu, zira ….’ın vekaletnamesinde genel kurulda oy kullanma yetkisinin verilmediğini, bu nedenlerle genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisaplarının oluşmadığını, vefat eden …’ın 49.000 adet payı için terekeye temsilci atanması gerektiğini, yönetim kurulunun iyi niyetle oluşturulmadığını, genel kurul tutanağında oy sayımında sadece olumlu oylar yazılıp olumsuz oylar yazılmayarak yasaya aykırılık yapıldığını, muhalefet şerhleri olmasa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 446 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi maddesi gereği iptal davası açabileceklerini ileri sürerek davalı şirketin 06.12.2017 tarihli genel kurul kararının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yönetim kurulu başkanı …’ın vefatından sonra davacıdan kaynaklanan miras ihtilafları yüzünden 5 yıl boyunca şirket genel kurul toplantılarının yapılamadığını, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığını, ortak…..’un …..’a verdiği vekaletnamede hangi tarihte genel kurula katılmak için verildiğinin açıkça yazılı olduğunu, muris …’ın ölümü ile şirket hisselerinin mirasçılara intikal ettiğini, kullanılan oy miktarları yönünden gerekli çoğunluğun sağlandığını, davacının muhalefet şerhi olmadığından dava açamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.06.2019 tarih, 2017/741 E., 2019/436 K. sayılı kararıyla; dava konusu genel kurul ile ilgili toplantı tarihinin ilan ve toplantı günü hariç 15 gün önceden ortaklara ihtar edildiği, ihtarnamede çağrının kim tarafından yapıldığı, toplantı günü, saati, yeri ve gündemin bildirildiği, ilanın 21.11. 2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği bu durumda çağrının usulüne uygun olduğu, toplantıya katılan temsilciler adına düzenlenen vekaletnamelerde yönetmelikteki unsurları bulunduğu, ancak olağanüstü genel kurul yerine, olağan genel kurul ifadesinin bulunduğu, vekaletnamede genel kurul toplantısının tarihinin açıkça belirtilmiş olması karşısında bu yöndeki eksikliğin genel kurul toplantısının iptalini gerektirecek nitelikte olmadığı, 6102 sayılı Kanun’un 432 nci maddesi uyarınca şirkette pay sahibi olan …’ın 05.08.2011 tarihinde vefatından sonra mirasçılarının …., …, ….. olduğu, genel kurul hazirun cetvelinde de … mirasçıları olarak her üç mirasçının da adının yazılı olduğu ve hazirun cetvelininde imzalandığı, mirasçıların içlerinden birinin veya üçüncü kişinin temsilci olarak atanmaması her üç mirasçının da genel kurul hazirun cetvelinde imzalarının bulunması nedeniyle genel kurulun iptalini gerektirecek bir husus olmadığı, genel kurulda yönetim kurulunun seçilmesi ile ilgili yapılan oylamaya ilişkin sadece olumlu oy sayısının yazıldığı, olumsuz oy sayısının yazılmadığı bu hususun 6102 sayılı Kanun’un 422 nci maddesindeki emredici hükme ve 28.11.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmelikteki hükümlere açıkça aykırı olan tutanağın geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulune karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.12.2020 tarih, 2019/2474 E. ve 2020/1836 K. sayılı kararıyla; 06.12.2017 tarihli genel kurul toplantısının sadece şirket yönetim kurulunun oluşturulması için mahkemece şirkete atanan kayyum tarafından yapıldığı, 6102 sayılı Kanun’un 422 nci madddesinde her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarının yazılmasının gerektiği düzenlenmiş ise de, yönetim kurulu üyeliğine seçim işleminde her bir ortağın aldığı kabul oyu yazılmış olduğundan ve şirketin de toplam oy sayısı 50.600 adet hisse olup bu durumda her bir ortağın aldığı kabul oyu bu hisse adedinden düşüldüğünde, o adaya verilmeyen oylar belli olduğu, bu durumda genel kurul tutanağına red oyu sayısının yazılmamış olmasının 6102 sayılı Kanun’un 422 nci maddesine aykırı bir durum teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 02.11.2022 tarih, 2021/3662 E. ve 2022/7682 K. sayılı kararıyla davalı şirkette en büyük pay sahibi (49.000 adet) olan davacının babası …’ın vefatı üzerine …’a ait paylar mirasçılarına geçtiği, her bir mirasçı bu paylar üzerinde elbirliği mülkiyet hükümlerine göre hak sahibi olduğu, dava konusu olan ve iptali istenen genel kurul hazirun cetveli incelendiğinde müteveffa …’ın paylarını temsilen mirasçılarının genel kurula katıldığı ve mirastan intikal eden payları da ekleyerek oy kullandıkları, toplantı ve karar nisaplarının bu şekilde oluşturulduğunun anlaşıldığı, 6102 sayılı Kanun’un 418 inci maddesi ile genel kurullar, bu Kanun’da veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanacağı, ilk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmayacağı, kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verileceğinin düzenlendiği 6102 sayılı Kanun’un payların bölünememesi başlıklı 477 nci maddesinde ise “Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur. Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek yetkisine haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir.” hükmü bulunduğu, aynı Kanunun 494 üncü maddesinin ikinci fıkrasında da “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.” hükmünü içerdiği, davacı ve diğer ortaklara mütevaffa …’ın payı miras olarak intikal ettiği, davacı ve diğer ortaklara geçen paylar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, henüz müşterek mülkiyete dönüşmediğinden 6102 sayılı Kanun’un 477 nci maddesi uyarınca mirasçılar kendi arasında anlaşamadığından terekeye temsilci atanması ve sonrasında genel kurulun yapılması gerektiği, somut olayda ancak anılan şekilde genel kurulda toplantı ve karar nisapları oluşacağı, açıklanan nedenlerle genel kurulda toplantı ve karar nisabı oluşmadığından genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde olup, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirkette en büyük pay sahibi (49.000 adet) olan davacının babası …’ın vefatı üzerine …’a ait paylar mirasçılarına geçtiği, her bir mirasçı bu paylar üzerinde elbirliği mülkiyet hükümlerine göre hak sahibi olduğu, dava konusu olan ve iptali istenen genel kurul hazirun cetveli incelendiğinde müteveffa …’ın paylarını temsilen mirasçılarının genel kurula katıldığı ve mirastan intikal eden payları da ekleyerek oy kullandıkları, toplantı ve karar nisaplarının bu şekilde oluşturulduğunun anlaşıldığı, davacı ve diğer ortaklara mütevaffa …’ın payı miras olarak intikal ettiği, davacı ve diğer ortaklara geçen paylar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, henüz müşterek mülkiyete dönüşmediğinden 6102 sayılı Kanun’un 477 nci maddesi uyarınca mirasçılar kendi arasında anlaşamadığından terekeye temsilci atanması ve sonrasında genel kurulun yapılması gerektiği, somut olayda ancak anılan şekilde genel kurulda toplantı ve karar nisapları oluşacağı, açıklanan nedenlerle genel kurulda toplantı ve karar nisabı oluşmadığından genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 06.12.2017 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesi için istinaf başvurusunda bulunulmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin davacı yönünden kesinleştiği, davalı yönünden ise usuli müktesep hak doğduğu, istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda bu temyiz sebebini incelemesinin mümkün olmadığı, kaldı ki bu hususta davacı tarafından temyiz başvurusunda bile bulunulmadığı gözetildiğinde, artık şirket paylarının temsiliyle ilgili bir değerlendirme yapılmayacağını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 702 nci maddesinin ikinci fıkrasında el birliği mülkiyette ortakların birlikte hareket edeceği öngörüldüğü, dava konusu genel kurula mirasçıların tamamının katıldığını, dolayısıyla genel kurula katılma yönünden birlikte hareket etme gerekliliği yerine getirildiğini, bu durumda toplantı nisabının oluşmadığının ileri sürüleyeceğini, mirasçılardan hiçbirinin payına itiraz etmediği yerde terekeye temsilci atanmasının gerekmediğini, bu nedenle, 6102 sayılı Kanun’un 477 nci maddesinin dava konusu olayda uygulama yeri bulunmadığını, hazurun cetvelinde imzası bulunan mirasçıların yazılı belge ile 4721 sayılı Kanun’un 676 ncı maddesinde belirtilen paylaşım sözleşmesi yaptıklarının kabulü gerektiğini, zira hiç bir mirasçının bu paylara toplantı sırasında itirazı olmadığı gibi, halen de bir itirazı bulunmadığını, davacının yönetim kuruluna seçilmemiş olması yani şirket yönetim kurulunun istediği kişilerden oluşmaması üzerine genel kurul iptali davası açması açıkça hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu belirterek Bölge Adiye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı şirketin 06.12.2017 tarihli genel kurulun alınan kararların iptali talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Kanun’un 477 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.