Yargıtay 6. Hukuk Dairesi
E:2021/2158, K:2022/2285, T:20.04.2022
- Ticari Defterlerin İbrazı
- Ticari Defterlerin Delil Olması
- Ticari Defterlerin Sahibi Lehine Delil Olması
- Ticari Defterlerin Sahibi Aleyhine Delil Olması
- Ticari Defterlere Münhasır Delil Olarak Dayanılması
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İLK DRC. MHK. : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davacının Bucak Köprü Mahallesinde bulunan Niagara Piknik’in sahibi ve işletmecisi olduğunu, davalı tarafın çalışanlarının yemek ihtiyacının davacıya ait işletmeden temin edildiğini, davalının kendisine sunulan hizmetin ücretini ödemediğini, bu nedenle davalı borçlu hakkında Alanya 1. İcra Müdürlüğünün 2015/585 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine duran icra takibine yapılmış olan itirazın reddine, takibin devamına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının iddia ettiği gibi davalının davacıya yemek bedelinden kaynaklı borcunun bulunmadığını, davalı şirketin çalışanlarının yemeğinin büyük oranda kendi şantiyelerinden sağlandığını, ancak bazı yerlerdeki çalışanları için yemek ihtiyacının … A.Ş. tarafından karşılandığını, yemek bedelinin şirket ile yapılan sözleşme uyarınca hakedişlerden düşülmesi hususunda anlaştıklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili temyiz isteminde bulunmaktadır.
Davacı yaptığı hizmetin karşılığında iş bedelini alamadığını belirtmiş, davalı ise yemek bedelinden kaynaklı borcunun olmadığını savunmuş, delil dilekçesinde ticari defterlere dayanmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde ticari defterlerin hukuk davalarında ibrazı ve ispata ilişkin kuralların gözden geçirilmesi ve açıklanması gerekmektedir. Bu nedenle ticari defterlerin ibrazına ilişkin usul tarafların lehine ve aleyhine delil olmasına ilişkin esaslar ile ticari defterlere diğer delillerle dayanılması halinde defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin esaslar ile ticari defterlere münhasıran delil olarak dayanılması halinde uygulanacak ibraz ve ispat kurallarının açıklanması gerekli görülmüştür.
HMK’nın 220. maddesine göre ispatla yükümlü olan taraf hem tarafların ticari defterlerine hem de diğer delillere dayanabilir. Kendi ticari defterleriyle birlikte karşı tarafın ticari defterine delil olarak dayanan taraf, karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi halinde, ticari defterler HMK’nın 199 ve 219/2. maddesi gereğince belge niteliğinde olduğundan mahkemeden HMK’nın 220. maddesi gereğince ticari defterlerin belge olarak ibrazını isteyebilir.
a-) Ticari defterlerin ibrazı:
HMK’nın 222/1. maddesi gereğince, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Yasa koyucu bu madde ile tacirlerin ticari işletmeleriyle ilgili işlemlerinden kaynaklanan davalarda tarafların delilleri arasında açıkça ticari defterlere dayanılmamış olsa dahi hakimin re’sen ticari defterleri inceleyebileceği ilkesini kabul etmiştir. Aynı ilke TTK’nın 85. maddesinde “Malvarlığı Hukukuna ilişkin olan özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.” denilmek suretiyle, HMK 222. madde hükümlerine paralel olacak şekilde teyit edilmiştir.
TTK’nın 83/2. maddesinde ticari defterlerin ibrazı hakkında HMK’ya atıf yapılmış ancak defterlerin ibrazından kaçınmanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Yine HMK’nın 222/3. maddesinde tarafların ticari defterlerini mahkemeye ibraz usulü düzenlenmiş ancak ibraz edilmemesinin yaptırımı gösterilmemiştir. Bu nedenle doktrinde bu durumda belgelerin ibraz mecburiyetine ilişkin HMK 219 ve 220. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. (Hakan Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku 15. Bası 2. Cilt s. 1826)
Diğer yandan HMK’nın 222/1. maddesi ve TTK’nın 85/2. maddesi gereğince ticari defterlerin mahkemece re’sen incelenebileceği yasa koyucu tarafından açıkça düzenlendiğine göre, yasa koyucunun defterleri ibraz etmeyen tarafla ilgili herhangi bir yaptırım öngörmediği düşünülemez zira ticari defterlerin resen ibrazına karar verilmesine rağmen tarafların defterlerin ibraz etmemeleri halinde mahkeme ara kararının yerine getirilmesi mümkün olamayacaktır. Bu nedenle kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği ilkesi gözönünde bulundurulmalıdır.
b-) Ticari defterlerin delil olması:
Tacirler ticari bir uyuşmazlıkta gerek kendi defterlerine gerekse karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanabilirler. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna uygun olarak tutulmuş açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
aa-) Ticari defterlerin sahibi lehine delil olması:
Ticari defterlerin ticari davalara delil olabilmesi için defter sahibinin defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırmış olması ve defterleri usulüne uygun tutulmuş olması defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutmuş bir başka deyişle usulüne uygun olarak tutulmuş defter kayıtlarına aykırı olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi gerekir. Karşı taraf defterlerini usulüne uygun tutmuş olmasına rağmen ve her iki tarafın ticari defterleri birbirine aykırı kayıtlar içerdiği taktirde ispatla yükümlü olan taraf iddiasını başka delillerle ispat etmek zorunda kalacaktır.
Taraflardan biri ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesine rağmen karşı taraf ticari defterleri ibrazdan kaçındığı taktirde mahkeme defter ibrazını TTK 85 ve HMK 222/1. Maddeye göre resen emredebileceğinden HMK’nın 220. maddesi gereğince ibrazdan kaçınan tarafa ticari defterlerini ibraz etmeme hakkındaki delil ve belgelerini sunması defterleri bulamadığı taktirde nerede olduğunu bilmediğine ilişkin yemin teklifinde bulunması defterleri ibrazına karar verilen tarafın kendisine verilen sürede defterleri ibraz etmez ve ibraz etmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkemenin duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul etmek suretiyle karar verilebileceği kabul edilmiştir.
bb-) Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olması:
HMK’nın 222/4. maddesi gereğince açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil olur. Ticari defterleri aleyhine delil olarak kullanan taraf defterlerindeki kayıtların aksini iddia ve ispat edebilir. Ancak karşı tarafın kendi aleyhine delil olan ticari defterlerindeki kayıtların aksini sadece kesin delillerle ispatı gerekmektedir. Yine bir tarafın ticari defterlerinin tamamı kanuna ve usulüne uygun tutulmakla birlikte içerdikleri kayıtlar yönünden karşı tarafın iddialarını doğrulaması halinde bu kayıtlarda sahibi aleyhine delil teşkil eder. Örneğin, satım sözleşmesinde satıma konu faturanın alıcı defterlerinde kayıtlı olması faturaya konu emtianın ve faturanın alıcıya teslim edildiği iddiası bakımından defter sahibi aleyhine teşkil eder. Bunun aksini defter sahibinin başkaca kesin delillerle ispatı gerekir.
c-) Ticari defterlere münhasır delil olarak dayanılması:
HMK’nın 222. maddesinin ilk dört fıkrası tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda ticari defterlerin ibrazı ve delil olması koşullarını düzenlemişken 222. Maddenin 5. Fıkrası taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan tarafın defterlerine münhasıran delil olarak dayanılması halinde defterlerin ibraz zorunluluğunu ve ibrazdan kaçınma halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağını düzenlemektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için delil bildirimi aşamasında tacir olan karşı tarafın defterlerine tacir olan veya tacir sıfatı bulunmayan tarafın diğer delillerden vazgeçmek suretiyle münhasıran dayanması gerekmektedir. Delil ikame eden taraf ticari defterler dışında başkaca delillere dayanmış ise HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamaz. Bu maddeden yararlanılabilmesi için tacir karşı tarafın ticari defterlerinde olan kaydın kabul edileceğinin açıkça bildirilmesi gerekir. Yargılama aşamasında HMK’nın 196. maddesi gereğince karşı tarafın açık rızası olmaksızın diğer delillerden vazgeçilerek münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılması mümkün değildir. Ancak karşı tarafın açık rızası halinde iddiasını ispat etmek isteyen taraf karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanabilecektir.
Ticari defterlerin ibrazından kaçınılması halinde iddiasını ispat etmek isteyen tarafın yalnızca HMK’nın 222/5. madde gereğince münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanma zorunluluğu olduğunu savunmak ticari uyuşmazlıklarda ispat güçlüğü doğurması yanında, elinde karşı taraf lehine olan belgeyi ibraz zorunluluğuna ilişkin HMK’nın 219. maddesi ve belgeyi ibraz etmemeye bağlanan sonuçları düzenleyen HMK’nın 220. maddesinin hükümlerini işlevsiz bırakacaktır. Yasa hükümlerinin uygulanmasını taraf iradesine bırakmış olacaktır. Kaldı ki, bu durum HMK 29. maddesinde düzenlenen ve yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğünün” de ihlali niteliğindedir.
Karşı taraf lehine kayıtları sunmaktan kaçınma imkanı verecektir.
HMK’nın 220. maddesinde belgenin ibrazından kaçınmanın haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı konusunda yemin teklif edilerek yeminin sonucuna göre belgenin içeriği hakkında diğer tarafın iddiasının kabul edileceğine ilişkin hakime taktir hakkı tanınmış ve diğer delillerle iddia ve savunmanın ispatlanabileceği düzenlenmiş iken, HMK 222/5. maddesine göre; iddiasını ispat etmek isteyen dilekçelerinin değişimi ve delil bildirme aşamasında diğer tarafın ticari defterlerine münhasıran (tek başına) delil olarak dayanmak suretiyle başkaca delillere dayanmamış olmalıdır. Başka delilleri olduğunu söyleyen HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamaz.
Bu kapsamda HMK’nın 220. maddesi ve 222. maddesi birbirinden farklı düzenlemeler olup, HMK’nın 220. maddesinde diğer delillere dayanma olanağı da bulunması nedeniyle hakimin diğer delilleri ve defterlerin ibraz edilmemesi olgusunu birlikte değerlendirmek suretiyle taktir hakkı bulunmaktadır. Buna karşılık, karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanılması halinde defterlerin ibraz edilmemesi durumunda defterlere delil olarak dayanmış taraf iddiasını kesin olarak ispat etmiş sayılacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her iki tarafta tacir olup davada her iki tarafın da ticari defterlerine delil olarak dayanılmış olduğundan, tacir olmayan karşı tarafın, hasmının ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanmasına ilişkin HMK’nın 222/5. maddesinin uygulanma yeri bulunmamaktadır. Davalı taraf ticari defterlere delil olarak dayanmış ve mahkemece ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiştir.
Mahkemece 27.01.2016 tarihli celsede davacı vekiline ve davalı vekiline müvekkillerine ait 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerini mahkemeye sunmaları için 30 günlük kesin süre verilmesine, söz konusu süre içerisinde sunmadıkları takdirde dosyanın mevcut hali ile karar verileceğinin taraflara ihtarına karar verilmiş, davacı tarafından ticari defterleri ibraz edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça herhangi bir mazeret belirtilmeksizin ticari defterler dosyaya sunulmamıştır. Davacı vekili; bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyan dilekçesinde davalının verilen kesin sürede ticari defterlerini dosyaya sunmadığını, oysa kendilerince düzenlenen faturanın davalıya ihtarname ekinde tebliğ edildiği ve süresinde itiraz edilmediğini, bu durumun ve diğer deliller ile birlikte alacaklarının varlığını ispatladığını iddia etmiştir. Mahkemenin ticari defterlerin ibrazına ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun olmayıp yukarıda anlatıldığı üzere defter ve belgelerin ibraz usulünü düzenleyen HMK 219, 220, 222/1. maddedeki usule uygun ara karar oluşturulmamıştır.
Bu nedenlerle; Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş; uyuşmazlık konusu alacağın dönemi belirtilmek suretiyle hangi yıla ait ticari defterlerin hangi konu ve dönemle ilgili inceleneceği ve bilirkişinin inceleme görev alan ve sınırlarını HMK hükümlerine göre belirlemek suretiyle davalıya ticari defterlerin ibrazı için usulüne uygun kesin süre verilmesi, davalının mahkemece usulüne uygun olarak kurulan ara karara rağmen defterlerini ibraz etmemesi halinde ise HMK’nın 220. maddesi gereğince davalı defterleri ibraz etmeme nedeni hakkında defterleri elinde olmadığı özenle aradığı halde bulamadığı ve nerede olduğunu bilmediğine ilişkin yemin teklif edilmesi, davalı tarafça verilen kesin sürede ibraz etmeme hakkında delilleri ile birlikte kabul edilebilir bir mazeret gösterilmemesi ve teklif edilen yeminin kabul ve icra edilmemesi halinde ise davacı defterlerini de dikkate alarak ibraz etmeme sonucuna göre usulüne uygun olarak tutulan açılış ve kapanış tasdikleri yapılan davacı ticari defterlerindeki kayıtları ve diğer delilleri taktir ve değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Bölge adliye mahkemesince bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesinin 2019/1092 Esas 2020/396 Karar 09.03.2020 tarihli kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.