V – Alacakların teminatı
MADDE 1345– (1) Bir alacağın, 1976 veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan fonlara gireceği, fonun kurulduğu mahkeme tarafından kabul edildiği anda, o alacağa ilişkin bütün ayni ve şahsî teminatlar sona erer. Bu ayni ve şahsî teminatların, o alacağa sağladığı öncelikler, fon paylaştırmasında dikkate alınmaz.
TTK Madde 1345
GEREKÇE/Madde 1345 – 1976 ve 1992 tarihli Sözleşmeler uyarınca sınırlamaya tâbi olan alacakların bir kısmı, ulusal hukuklarda aynî veya şahsî teminatlarla korunmuştur. Bu teminatlar, kanunî (örn. gemi alacaklısı hakkı) veya akdî (örn. gemi ipoteği) nitelikte olabilir. Böyle bir teminat ile korunmuş olan alacak, başka alacaklarla paylaştırmaya girdiğinde, önceliği haiz olur. Öte yandan, kanunî rehinlerin kendi arasında da bir sıralama vardır. Milli hukuk kuralları uyarınca gündeme gelen bu önceliklerin, 1976 veya 1992 tarihli Sözleşmeler uyarınca tesis edilen fonların paylaştırılmasında dikkate alınması, içinden çıkılması mümkün olmayan sorunlara yol açar. Bu nedenle her iki Sözleşme, fonun, paylaştırmaya kabul edilen alacaklılar arasında garameten pay edileceği kuralını koymuştur (1976 Sözleşmesinin 12 nci maddesinin birinci fıkrası ve 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci maddesinin dördüncü fıkrası). Sözleşmelerin bu açık hükümlerine rağmen, hem İngiltere’de hem de Almanya’da açık yasal kurallar sevk edilmiş ve fon paylaştırılırken, alacakların teminatlarının dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeler, Tasarı açısından da isabetli bulunmuş ve bu amaçla madde kaleme alınmıştır.
KARARLAR
1. “Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 1.218 gross ton ağırlığa sahip … isimli geminin donatanı olan davacının söz konusu gemisinin 20/03/2013 tarihinde … Rafinesine yanaşması sırasında meydana geldiği iddia edilen zarardan dolayı sorumluluğunun sınırlandırılmasını talep ettiği, olay ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 1328 vd. maddelerinde deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlandırılmasının düzenlendiği, bu düzenleme ile iç hukukumuzda ilk kez sorumluluğun sınırlandırılması düzenlenmiş olup, 19/11/1976 tarihinde Londra’da kabul edilen “Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlandırılması Hakkında Milletlerarası Sözleşme” ile 02/05/1996 tarihinde Londra’da kabul edilen “1976 Sözleşmesinin Değiştirilmesi Hakkındaki Protokol” hükümleri ile sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerdeki düzenlemelerin iç hukukumuzda uygulama alanı bulduğu, TTK 1061. maddesinde donatanın sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin Milletlerarası Sözleşmelere atıf yapıldığı ve sözleşmeye ilişkin özel hükümlerin TTK’nın 1328. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, davacının donatan olması nedeniyle Sözleşme uyarınca talep hakkının bulunduğu, davacı geminin davalıya ait yükleme platformuna verdiği zararın Sözleşme’nin 2. maddesinin 1/a bendi kapsamında kaldığı ve sınırlandırmaya tabi alacaklardan olduğu, sınırlandırma hakkını ortadan kaldıran nedeni iddia eden davalının bunu ispat etmesi gerektiği, mevcut bilirkişi raporlarında sözleşmenin 4. maddesi kapsamında kalan ve sınırlandırma hakkını kaldıran bir hareket bulunmadığının görüldüğü, davacı tarafça 1.000.000 hesap birimi (SDR) karşılığı 1.533.000 USD’nin Türkiye Vakıflar Bankası’nın vadeli hesabına 11/10/2013 tarihinde yatırıldığı gerekçesiyle davacı yanın fon tesisi talebinin kabulü ile, … Gemisi’nin 20.03.2013 tarihinde … Rafinesine çatması neticesinde meydana gelen zarar nedeniyle sorumluluğunun 1.000.000 SDR karşılığı 3.423.200 TL ve olay tarihi 20.03/2013 ile karar tarihi 11.02.2014 tarihleri arasında işleyen 328.509 TL yasal faiz olmak üzere toplam 3.751.709 TL ile sınırlandırılmasına (fon tesisine), TTK’nın 1345. maddesi gereğince fon tesis edildiği anda alacağa ilişkin bütün ayni ve şahsi teminatların sona erdiği düzenlendiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve kararın hüküm fıkrasının 5. bendinde vekalet ücretine ilişkin yapılan maddi hatanın mahallinde düzeltilebilecek nitelikte bulunmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” Yargıtay 11. HD., E:2014/11257, K:2014/18229, T:24.11.2014