TTK Madde 1453

1. Genel olarak

MADDE 1453(1) Rizikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu menfaatlerini mal sigortası ile teminat altına alabilirler.

(2) Rizikonun gerçekleşmesi sonucu doğan kazanç kaybı ile sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarlar, aksine sözleşme yoksa, sigorta kapsamında değildir. Mal bağlamında kazancın, makul sınırı aşan kısmı sigorta edilemez.

(3) Mal sigortası niteliğindeki grup sigortalarında; mal girmesi veya çıkması sebebiyle mal topluluğunda değişiklikler meydana gelmiş olsa bile, sözleşme bütün hükümleriyle geçerlidir.

(4) Mal topluluğu için yapılan mal sigortası, topluluğa dâhil münferit parçaları da kapsar.

TTK Madde 1453

TTK Madde 1453” hakkında 2 yorum

  1. GEREKÇE/Madde 1453 – Maddede öncelikle sigortanın konusunun para ile ölçülebilen menfaat olduğu belirtilmek suretiyle “menfaati olan kimselerin” sigorta yaptırabileceği hususu da kendiliğinden düzenlenmiştir. Ayrıca, mal topluluğu sigortalarına ilişkin düzenlemelere de maddede yer verilmiş, grup sigortalarında olduğu gibi mal topluluğundaki meydana gelen değişikliklerde de sözleşmenin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Kar sigortası ile kar sigortasının sınırına ilişkin mevcut düzenleme ise bu Tasarıda da korunmuştur.

  2. KARARLAR

    1.6102 sayılı TTK’nın 1453 üncü maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1406 ncı maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK’nın 1456/1 inci maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin … sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; 1456/2 nci maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879 uncu maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin … sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.

    Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin … sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle sigortadan, kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin … sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin … sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin … sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma … da öncelikle rehin … sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin … sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Dairemiz yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.

    Somut olayda; davaya konu kobi hayat grup sigorta poliçesinde, dava dışı Yapı Kredi Bankası A.Ş.’nin dain mürtehin sıfatı ile hak sahibi olduğu görülmekte olup, davacının sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için, dain mürtehinin bu konuda açık muvafakatının alınması gerektiği gözetilerek karar verilmelidir. İtiraz Hakem Heyeti tarafından, mürtehin muvafakati için araştırma yapılmadan, eksik incelemeyle karar verilmiştir.

    Açıklanan nedenlerle; poliçe üzerinde mürtehin kaydı olduğu da dikkate alınarak, Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ye bu sıfatından kaynaklanan talep haklarının ve daimi müstehin kaydığının devam edip etmediğinin borcun tamamının ödenip ödenmediğinin, tamamı ödenmedi ise ne kadarının ödendiğinin, ödenmeyen kısmın ne kadar ve hangi aylara ilişkin olduğunun, borç defam ediyorsa dava dışı rehin … sahibi banka tarafından davacıların açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilip verilmediğinin sorulması; muvafakat verilmediği takdirde, davacıların dava açma hakkının ve aktif dava ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınıp, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Yargıtay 4. HD., E:2023/2533, K:2023/8677, T:06.07.2023

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön