6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu

TTK Madde 23

5. Ticari satış ve mal değişimi

MADDE 23(1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine  ilişkin hükümleri uygulanır.

a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin  bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda  alıcı  haklarını  sadece teslim   edilmemiş   olan  kısım  hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.

b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.

c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.

0 thoughts on “TTK Madde 23”

  1. TicaretKanunu.Net dedi ki:

    GEREKÇE/Madde 23 – 6762 sayılı Kanunun 25 inci maddesini karşılayan bu maddede değişiklik yapılmıştır. “Sif satış ve diğer deniz aşırı satışlar” hakkındaki hükümleri saklı tutan (5) numaralı bent maddedeye alınmamıştır. Çünkü, Tasarı, 6762 sayılı Kanunun aksine, CIF ve FOB başta olmak üzere deniz aşırı satışlara yer vermemektedir. Söz konusu hükümler 1940’lı yıllarda geçerli olan Incoterms hükümlerinden alınmıştı ve bugün Incoterms 2000 uygulanmaktadır. Incoterms devamlı değiştiği için yeni Incoterms’in kanuna konulmasının bir anlamı da yoktur. Kaldı ki, bu tür satışlarda taraflar çoğu kez Incoterms’e gönderme yapmakta veya ondan ayrılan özel düzenlemeler getirmektedirler.
    Bu hükmün kaldırılması ve düzenlemenin Borçlar Kanununa bırakılması görüşü pek taraftar bulmamıştır.

  2. Ticaret Kanunu.Net dedi ki:

    KARARLAR
    1.Mahkemece, dosyadaki deliller, bilirkişi raporu içerikleri ve davacı asil beyanı hep birlikte değerlendirildiğinde somut olayda satıma konu ürünlerin ayıplı olduğunun öğrenilmesinden itibaren davacı tarafından davalıya ayıp ihbarında bulunulmadığının belirlendiği böylece TTK 23/c ve TBK 223/2. maddesindeki şartlar gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir… hükmün ONANMASINA…” Yargıtay 19. HD., E:2015/6376, K:2015/17508, T:23.12.2015.
    2.Davacı satış faturasına dayalı olarak icra takibi başlatmış, davalı itirazında malları teslim aldığını kabul ederek ayıplı mallardan dolayı ihbarda bulunduklarını belirterek borca itirazda bulunmuştur. Davalı savunmasında satış konusu malların ayıplı olduğunu, müşterilerden dönen ayıplı mallar nedeni ile derhal ihbarda bulunduklarını malların halen kendilerinde bulunduğunu savunmuşlardır. TTK 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Davalı tarafından dosyaya ihbarda bulunulduğuna dair belge sunulamamış, davalı tanık dinlenmesine açıkça rıza göstermemiştir. Mahkemece kanıtlamayan ayıp ihbarı nedeni ile davacının alacak miktarının hesaplanması için inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 19. HD., E:2015/5982, K:2015/15327, T:23.11.2015.
    3.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 6102 S. Türk Ticaret Kanunu’ nun 23/1-cmaddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür” denildiği, somut olayda, davacı şirketin davalıdan 15/07/2013 tarihinde aracı sıfır olarak satın aldığı, ekspertiz raporuyla aracın tavan bölümünde değişen parça ve boya tespit edildiği, durum noter kanalı ile davalı şirkete bildirilmişse de, dava konusu aracın 15/07/2013 tarihinde kesilen fatura ile satın alındığı, davacı tarafından 25.03.2014 tarihinde gizli ayıp nedeniyle davalı şirkete ihbarname gönderildiği ve 13/05/2014 tarihinde gizli ayıp nedeniyle işbu davanın açıldığı, 6102 S. TTK’ nın 23/1-c maddesi de dikkate alındığında, alıcının da satıcı gibi araç satışı işi ile uğraşan ticari bir şirket olduğu, iddia edilen ayıbın basit bir ekspertiz raporu ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğu, davacının aracı satmak için ekspertiz raporu aldığında ayıbı öğrendiğini beyan etmesine göre, kanunda belirtilen 8 gün içinde dava konusu malı inceleme ve incelettirme görevini yerine getirmeyerek ayıp ihbarını süresinde yapmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalıdan satın aldığı … marka ticari aracın 19.03.2014 tarihinde yaptırdığı incelemesine dair alınan ekspertiz raporunda “sağ yan, tavan kenar direği önkısmında değişim” olduğunun tespit edildiğini ve bunu derhal satıcıya bildirdiğini belirterek, aracın bedelinin iadesini talep etmiştir. Mahkemece, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    Aracın, satıcı tarafından sağ yan, tavan kenar direği önkısmının değişim yapılarak, yeni araç şeklinde satımının yapılması TBK 225. maddede düzenlenen “satıcının ağır kusuru” nun sonuçlarını doğurur. Aynı maddede, “ağır kusuru olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek, sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” denilmiştir.
    Ağır kusur (iğfal) halinde alıcı, ticari satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir. Mahkemece, uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak, sıfır km olarak satışı yapılan araçta ekspertiz raporunda gösterilen ayıbın gerçekte var olup olmadığı, aracın kaza raporları ve servis kayıtları da araştırılmak suretiyle, bu ayıbın sonradan oluşup oluşmadığı da tespit edilip varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamıştır
    .” Yargıtay 19. HD., E:2015/8094, K:2015/12630, T:13.10.2015.
    4.Ticari satışlarda ayıp iddiasında zamanaşımı bakımından, yasal süreden daha uzun süreli garanti verilmesi halinde zamanaşımının garanti süresi sonuna kadar uzayacağı Yargıtay’ca kabul edilmektedir.” Yargıtay 19. HD., E:2014/19282, K:2015/8496, T:09.06.2015.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir