1. Tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36– (1) Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olur.
(2) Bir hususun tescil ile beraber derhâl üçüncü kişiler hakkında sonuç doğuracağına veya sürelerin derhâl işleyeceğine ilişkin özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
GEREKÇE/Madde 36 – Tasarının 36 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları 6762 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının aynen tekrarıdır. Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları ise 6762 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarından aynen alınmıştır. Böylece, 6762 sayılı Kanunun 38 ve 39 uncu maddeleri 36 nci maddede “Tescil ve ilânın üçüncü kişilere etkisi” kenar başlığı altında birleştirilmiştir. Bunun sebebi, 6762 sayılı Kanunda iki maddeye bölünmüş olan bu hükümlerin aynı konuya ilişkin bulunmalarıdır. Ayırma yapaydır. Başka bir deyişle, 6762 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinde gene tescilin üçüncü kişilere etkisi düzenlenmiştir; bu maddenin “sicile itimat” ile herhangi bir ilgisi yoktur.
“Kanuni temsilcinin kamu alacaklısı ile kamu alacağına yönelik ilişkisi, kamusal karakterlidir ve kanundan doğmaktadır. TK. m. 39/2’de öngörülen sicilin olumsuz etkisi, diğer bir ifade ile sicilde tescil veya hem tescil hem de ilanı öngörülmüş bir hususun üçüncü şahıslara aksi ispat olunmadıkça ileri sürülememesi, kamu alacaklısı açısından geçerli değildir. Diğer bir ifade ile kamu alacaklısı ve vergi idaresi TK. m. 39/2 hükmünün uygulanması açısından kamu alacağı ve özellikle vergilere yönelik olarak hükmün korumak istediği üçüncü şahıs konumunda değildir. Bununla beraber, devletin, il özel idareleri ya da belediyelerin özel hukuka tabi sözleşmeler kapsamında limited şirket ile girişecekleri hukuki işlemler açısından TK. m. 39/2’nin uygulanması anlamında üçüncü şahıs konumunda oldukları da açıktır.
Kamu alacaklısı üçüncü bir şahıs olarak kabul edilse dahi, sicildeki kayıtlara güvenerek hukuki işlemlere girişen kişi konumunda değildir ve bundan dolayı sicilin olumsuz etkisinden kamu alacaklısı lehine sonuçlar doğmaz. Dolayısıyla limited şirket müdürlerinin bu sıfatlarını kazandıran ya da kaybettiren durumlar, tescil ve ilandan bağımsız olarak hüküm ve sonuçlarını doğururlar.” Levent Yaralı, Limited Şirketin Kamu Borçlarından Müdürlerin ve Ortakların Sorumluluğu, Yaklaşım Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara 2011, s.87-88.
KARARLAR
1. “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 36/4. maddesi; “Tescili zorunlu olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu durumda şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca 3.şahıslar hakkında ticaret sicil gazetesinin yayım tarihi olan 29.09.2015 tarihinden sonra hüküm ifade etmesi gerekir ise de; borçlu şirketin 08.09.2015 tarihli toplantısında alınan şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının ortakları bağlayacağının kabulü zorunludur.” Yargıtay 12. HD, E:2017/8039, K:2017/15575, T:14.12.2017