2. Batıl kararlar
MADDE 391– (1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır.
TTK Madde 391
GEREKÇE/Madde 391 – Yönetim kurulu kararları iptal edilemez. Buna karşılık bâtıl yönetim kurulu kararlarına karşı tespit davası açılabilmesi (genellikle) kabul edilmekte, kanunlar bu yolda hükümlere yer vermektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, bir yönetim kurulu kararının geçersiz olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. İsv. BK’nın 714. maddesinde de bâtıl yönetim kurulu kararlarına karşı tespit davası açılabilmesi olanağı genel kurul kararlarına ilişkin 706b‘ye gönderme yapılarak düzenlenmiştir. Tasarı 391 inci maddede mevcut uygulamayı hükme bağlamaktadır. Düzenlemenin amacı, dava olanağını tanıyarak ve iptal edilebilir kararlarla bâtıl kararlar arasındaki farka açıklık getirerek paysahibinin korunmasını güçlendirmektir. Hüküm bâtıl kararları örnek gösterme yöntemi ile belirlemektedir. Bâtıl yönetim kurulu ve genel kurul kararları için ayrı hükümler öngörülerek İsviçre’den daha açık ve amaca daha uygun bir sisteme gidilmiştir. Tespit davası meşrû menfaati bulunanlar tarafından bir süreye bağlı olmaksızın ikame edilebilir.
Hükümde, en çok rastlanılan bâtıl kararlar örneklerle (sayım yoluyla) gösterilmiştir. Bir yönetim kurulu kararının geçersiz olup olmadığı genel hükümlere göre belirleneceği gibi butlan sebepleri ile geçersizliğin sonuçları da aynı ilkelere göre belirlenir.
1. En çok rastlanan geçersiz yönetim kurulu kararları, eşitlik ilkesine aykırı olanlardır. SerPK m. 12 bu tür kararların zaten geçersizliğine cevaz vermekte, Yargıtay kararları da bu sebep bağlamında gelişmiş bulunmaktadır. Tasarı 357 nci maddede eşitlik ilkesine açıkça yer verdiği için artık bu ilkeye aykırı kararlar kolayca belirlenebilecektir.
2. a) Anonim şirketin temel yapısına aykırı olan kararlar. Bu hüküm İsv. BK m. 706 b, b.3’ün ilk kısmından alınmıştır. Anılan hüküm, geçersiz genel kurul kararlarına ilişkindir. Yönetim kurulu hakkındaki 714 üncü madde bu hükme gönderme yapmaktadır. İsviçre doktrininde hükmü örneklerle açıklamak eğilimi hakim olmakla beraber, ilkesel temelde yorum yapan yazarlar da vardır. Bunlara göre, emredici hükümleri ihlâl eden münferit kararlar iptal edilebilir kararlar iken, genel kurul veya yönetim kurulu tarafından anılan hükümlere aykırı genel nitelik taşıyan hukuk koyan kararlar geçersizdir. Meselâ, bütün paysahipleri için bilânço açıklarını kapatmak amacıyla Kooperatifler Kanununun 31 inci maddesinde olduğu gibi ek ödeme yükümü (madde yanlış olarak “yüklem” demektedir) getiren bir yönetim kurulu kararı anonim şirketin temel yapısının bir tanımlayıcı ögesi olan paysahiplerinin sınırlı sorumluluğu ilkesine aykırıdır. Tasarının 421 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmü istisnaî bir düzenlemedir.
Daha somut ve kapsamlı bir açıklama anonim şirketin tanımından ve organsal yapısından hareketle verilebilir: Anonim şirketin tanımına, paysahiplerinin hakları ve borçları düzenine ve organsal yapısına aykırı kararlar temel yapıya aykırıdır. Temel yapı ile kastedilen, anonim şirketi taşıyan ana kolonlardır. Yukarıda verilen “ek ödeme yükümü” bu niteliktedir. Bir üçüncü kişinin meselâ büyük kredi veren bir bankanın paysahibine eş (temettü, tasfiye payı, genel kurula katılma gibi) haklarla donatılması veya yönetim kurulu kararlarında ona veto hakkı tanınması temel haklar düzenine; üye olmayan bir kişinin yönetim kurulunda üye haklarına sahip kılınması, organsal yapıya aykırıdır.
b) Sermayenin korunması. Bu ilkeyi (Genel Gerekçe 57 ve 66 numaralı paragraf), şirketin malvarlığının korunması ilkesinden ayırmak, ayrıca genel kurulun ve yönetim kurulunun devredilemez yetkileri ile karıştırmamak gerekir. İlkenin amacı Tasarının 379 (3), 380 (1), 384 ve 399 uncu maddelerinde görüldüğü gibi “sermaye”ye odaklanmıştır. Yedek akçelerin korunması tartışılabilir. Hükmün kapsamına, inter alia, sermaye paylarına faiz ödenmesi girer.
3. Bu geçersizlik sebebinde 2 numaralı halde olduğu gibi, bir üçüncü kişiye paysahibinin haklarına eşit düzeyde haklar tanınması değil, paysahibinin vazgeçilmez ve sınırlandırılamaz haklarının kullanılmasının ihlâl edilmesi veya kısıtlanması söz konusudur. Inter alia, iptal davasının açılabilmesinin yönetim kurulunun onayına tâbi tutulması; kâr elde etmek ve paylaşmak amacının terki; genel kurula giriş kartı verilmesinin veya Tasarının 437 nci maddesi uyarınca bilgi alma ve incelemenin yönetim kurulunun istediği bir taahhütnamenin imzalanması şartına bağlanması; genel kurula temsilci ile katılmanın (m. 425) yasaklanması, bağımsız ve kurumsal temsilciler için (madde 428) şirkete teminat yatırılması zorunluğunun getirilmesi gibi.
Hükümde “özellikle” denilerek geçersizliğin sadece vazgeçilmez haklara özgülenmediği vurgulanmıştır.
4. Organların devredilemez yetkilerinin devrine ilişkin kararlar, aynı zamanda temel yapı ile de ilgilidir. Ancak hüküm organlar arası işlev ayrımı ilkesinin özellikle Tasarının 375, 397, 398 ve 408 inci maddelerinde yer alan düzenin korunmasını amaçlamaktadır. Hüküm devredilemez yetkilerin bütün halinde olduğu gibi münferiden devrinde de uygulanır.
Aydın Alber YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013.
KARARLAR
1. ”Anonim şirketlerde kâr payının nasıl ve hangi şartlarda ödeneceğine karar verme yetkisi, genel kurula aittir. İcra organı olan yönetim kurulunun bu kararı kendiliğinden değiştirme veya erteleme hakkı bulunmamaktadır.” (Yargıtay 11.HD., E: 2009/370, K: 2010/6069, T: 31.05.2010. Kararın tam metni için bkz. Levent YARALI, Şirketler Hukukuna İlişkin Yargıtay Kararları -I-, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2012, Karar-16, s.74-77).
2. “Talep, 30.11.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 2021/6,7 ve 8 nolu kararların TTK’nın 391. maddesi gereğince batıl olduğunun tespiti davası içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın redi kararının istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 2021/6 sayılı YK kararı ile önceden Şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin olarak alınan 2019/06 nolu yönetim kurulu kararının iptaline ve bundan sonra şirketin sınırsız temsil ve ilzam yetkisinin ne şekilde kullanılacağına ilişkin olduğu, 2021/7 nolu YK kararının daha önceki 2017/02 sayılı şirket içi yönergesi ve buna ilişkin tüm imza sirkülerinin iptal edilmesine ve yürürlükten kaldırılmasına ilişkin olduğu, 2021/8 nolu YK kararının ise yukarıda iptal edilen kararların yerine alınmış olan şirketin temsil, ilzamına ve bu yetkilerin kullanımına ilişkin 2021/1 nolu iç yönergeye ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu iddiası, batıl yönetim kurulu kararı sebebiyle menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulu kararlarının butlanı davasını kimlerin açabileceği konusunda TTK’nın 391. maddesinde açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, bu kararlar sebebiyle menfaati zedelenen bütün ilgililer bu davayı açabilir (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku, C:I, s.379). Yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri, sınırlı sayı ilkesine tabi olmamak üzere düzenlemiştir.
TTK’nın 391.maddesinin incelendiğinde, yönetim kurulu kararlarının butlanına yol açacak hukuka aykırılıkların örnekleme yoluyla belirlendiği görülmektedir. Anılan maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren konularda ya da bunların devrine ilişkin yönetim kurulu kararları batıldır. Bu anlamda, sözleşme özgürlüğünün genel sınırı niteliğindeki TBK’nın 27.maddesi de göz önünde bulundurularak hukuki değerlendirme yapılmalıdır (Aydın Alper YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Eylül 2013, Vedat Kitapçılık, s. 69 vd.)
Somut olayda Şirketin dava konusu yönetim kurulu kararlarının şirketin sınırsız temsil ve ilzamı ile bu yönde yetkinin nasıl kullanılacağına ilişkin olduğu da gözetildiğinde, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının değişen delil durumuna göre her zaman kaldırılıp değiştirilmesi de mümkün olduğundan, mahkemece davanın bulunduğu aşama itibariyle delil durumuna ve kararların içeriğine göre verdiği tedbir kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.” İstanbul BAM, 14. HD., E:2022/387, K:2022/274, T:03.03.2022
3. “Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 03.02.2016 tarihli şirket olağan genel kurulunda üç yıl görev yapmak üzere davacının yönetim kurulu başkanı ve davalı asillerin yönetim kurulu başkan yardımcısı ve üyesi sıfatıyla yönetim kuruluna seçildikleri, şirket esas sözleşmesinin 14 üncü maddesinde “Yönetim kurulu toplantıları şirket merkezinde yapılır. … Üyelerin tamamına önceden yazılı veya haber verilmek suretiyle toplantı şirket merkezinden veya işyerinden başka bir yerde yapılabilir. Yönetim kurulunun müzakerelerinin başlayabilmesi için mevcut üye sayısının yarısından bir fazlasının toplantıda hazır bulunması şarttır. Kararlar mevcut üyelerin ekseriyetiyle verilir.” şeklinde düzenlendiği, davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı yönetim kurulu toplantısına davacı yönetim kurulu başkanına çağrı yapılmadan ve şirket merkezi dışında toplanılarak karar alındığı, 6102 sayılı Kanun’un 392 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre her yönetim kurulu üyesinin başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebileceği hükmü ve ilkeler dikkate alındığında kural olarak daveti yönetim kurulu başkanının yapacağı, ancak onun bulunmadığı zamanlarda bu görevin başkan vekiline ait olduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre toplantı tarihi itibariyle davacının yönetim kurulu başkanı olup usulüne uygun olarak yapılacak toplantı bildiriminden sonra katılıp katılamayacağının tespit edilebileceği, hiç davet yapılmadan gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısının Kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık taşıdığı, yönetim kurulu başkanı belli konularda müzakerelere katılamayacak olsa da bu hususun onun toplantıya davet edilmesine engel teşkil etmediği, bildirim yapılmaksızın 06.07.2018 tarihinde toplanan yönetim kurulunun aldığı 2018/1 sayılı kararının toplantı ve karar nisapları da göz önüne alındığında batıl olduğu sonucuna varıldığı, batıl 06.07.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararına dayanarak 14.09.2018 tarihli genel kurul toplantısına çağrı yapılmış ise de usulüne uygun alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmadığından ve azınlık ihtarnamesi olarak belirtilen ihtarnamenin sadece gündeme madde eklenmesi hususu ile ilgili olması nedenleriyle genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunun tesbit edilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı … Turizm İnş. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA…” Yargıtay 11. HD, E:2023/4130, K:2024/6317, T:12.09.2024
4. “6102 sayılı Kanun’da 390 ıncı madde ve devamı hükümlerde anonim şirket yönetim kurulu toplantılarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Ayrıca öneriye katılma suretiyle elden dolaştırma usulüyle de karar alınabileceğine dair düzenlemeye yer verilmiştir. Ancak anonim şirket yönetim kurulu toplantılarına çağrı şekline dair açık düzenlemelere yer verilmemiştir. Önemli olan, tüm üyelerin toplantıdan haberdar edilmesidir.
Somut olayda davalı şirketin üç yönetim kurulu üyesinin bulunduğu, 6102 sayılı Kanun’un 390 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince toplantıda ikisinin oyu ile karar alındığı gerekçesiyle yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiş ise de, yönetim kurulu üyesi davacının toplantıda hazır bulunmadığı, diğer iki üye toplantıda hazır olmakla birlikte, yönetim kurulu üyesi …’ın bu toplantıdan haberdar edildiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin toplantıya katılma ve görüş bildirme hak ve ödevleri bulunmaktadır. 6102 sayılı Kanun’un 390 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince, üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Yasa’nın bu hükmüne göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Bu durumda davanın kabulü ile 01.11.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan kararların yoklukla malûl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 11. HD., E:2023/3034, K:2024/5299, T:27.6.2024