TTK Madde 482

I – Sonuçları

MADDE 482(1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.

(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.

(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.

(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.

TTK Madde 482

TTK Madde 482” hakkında 2 yorum

  1. KARARLAR

    1. “Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; davacının alacağını 28.01.2010 tarihli davalının da katıldığı ortaklar kurulu toplantısında alınan ve 10.02.2010 tarihinde tescil ve ilan edilen sermaye arttırım kararına dayandırdığı, dolayısıyla somut davada TTK’nın 481. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı, zira, davaya dayanak icra takip tarihi itibariyle ortaklar kurulu tarafından sermaye koyma borcunun ödenmesi için öngörülen sürenin 10.02.2013 tarihinde dolduğu, davaya konu ortaklar kurulu kararıyla, bakiye sermaye borcunun ilan tarihinden itibaren 3 yılda ödeneceğinin kararlaştırıldığı, kararın 10.02.2010 tarihinde ilan edildiği gözetildiğinde davalının en geç 10.02.2013 tarihinde sermeye koyma borcunu ifa etmesi gerektiği, bu süreye kadar borç ifa edilmediği için davalının, TTK’nın 482. maddesine göre ihtara gerek bulunmaksızın temerrüde düştüğü, bu kapsamda takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanması amacıyla aldırılan ek raporda; işlemiş faiz alacağının 23.412,33 TL olduğunun belirtildiği, raporun denetime elverişli olduğu, böylelikle davacı şirket tarafından alınan usulüne uygun karar doğrultusunda sermaye artışı kararı kapsamında davalının sorumluluk miktarının 112.500,00 TL olduğu, işlemiş faiz yönünden sorumluluğunun ise 23.412,33 TL olduğu, ayrıca alacağın likit ve belirlenebilir olması, davalının itirazında haksız olması hususları dikkate alındığında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğinden, davanın kısmen kabulü ile Küçükçekmece 4. İcra Müd. 2015/4844 E. sayılı dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 112.500,00 TL asıl alacak ve 23.412,33 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, hüküm altına alınan alacağın %20 oranında 27.182,466 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir… usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” Yargıtay 11. HD., E:2020/5808, K:2021/3928, T:21.04.2021

    2. “İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ıskat hususu 6102 sayılı TTK’nın 482 ve 483. maddelerinde düzenlenmiş olup, benzer maddelere 6762 sayılı TTK’nın 406, 407 ve 408. maddelerinde de yer verildiği, ıskat prosedürünü uygulama konusunda yetkinin yönetim kuruluna ait olup, bu yetkinin devredilemez yetkilerden olduğu, ıskatın uygulanması için sermaye borcunu yerine getirmeyen ortağın 6102 sayılı TTK’nın 481. maddesine göre temerrüde düşürülmesi, TTK’nın 483. maddesi uyarınca gazete yoluyla ilan yapılarak bir ay içinde sermaye borcunu ödemesi gerektiği, aksi halde paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağının belirtileceği, yönetim kurulunun şirketin hak ve menfaatleri doğrultusunda sermaye borcunu ödemeyen ortak hakkında icra takibi yapabileceği gibi, ıskat usulünü de uygulayabileceği, yönetim kurulu ıskat veya sermaye borcunun ödenmesi konusunda herhangi bir işlem yapmamış ise azınlık pay sahiplerinin mahkemeye başvurarak ıskat prosedürünün uygulanmasını isteyemeyeceği, azlığın hakları arasında yönetim kurulunu ıskat konusunda toplantıya çağırma ve karar almasını sağlama hak ve yetkisinin bulunmadığı, herhangi bir ortak sermaye borcunu yerine getirmemiş ise azınlık pay sahibinin yapabileceğinin 6102 sayılı TTK’nın 369. maddesi kapsamında görevini özenle ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında bulunan yönetim kurulu üyelerine, TTK’nın 553. maddesine göre kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri iddiasıyla sorumluluk davası açmaktan ibaret olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA…” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E:2018/2214, K:2019/7637, T:28/11/2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön