TTK Madde 882

VI – Sorumluluk sınırları

MADDE 882(1) Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.

(2) Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu;

a) Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,

b) Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının,

net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.

(3) Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.

(4) Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.

TTK Madde 882

TTK Madde 882” hakkında 2 yorum

  1. GEREKÇE/Madde 882 – Maddenin kaynakları CMR m. 23 (3), m. 23 (5), m. 23 (7) ve m. 25 (2) hükmü ile Alm TK 431(2) paragrafıdır. Madde kaleme alınırken, aynı hususları taşınma eşyası taşıması ve deniz ticareti için düzenleyen Tasarının 899 uncu ve 1186 ncı maddelerinin terimleriyle birlik sağlanmasına özen gösterilmiştir.

    Taşıyıcının sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Buna temel veren düşünce taşıyıcının taşıma ile bir iş yaptığı, bu işin olumlu bir amaç taşıdığı, buna rağmen bir zarar doğmuşsa, taşıyıcının sınırsız bir şekilde sorumlu tutulmamasıdır. Sınırın hesaplanmasında, ziya ve hasar hallerinde (m. 875) gönderinin gayri safi ağırlığı, gecikmede ise taşıma ücreti esas alınır. “Gönderi” (consigment/sendung) taşıma konusu eşyayı ifade eder. Başka bir ifade ile 875 inci maddenin birinci fıkrası anlamında taşınmak üzere teslim alınan, taşınıp teslim edilecek eşyanın tamamı “gönderi”dir.

    Birinci fıkra: Gönderinin tamamının (875 inci maddenin birinci fıkrası) ziyaı veya hasarı halinde 880 inci maddede düzenlenen eşyaya gelen yani eşyanın cevherine (maddesine) verilen zarar ile zararı belirleme giderlerinden doğan toplam tazminat gönderinin gayrî safî ağırlığının her bir kilogram için 8.33 hesap birimi ile sınırlıdır. “Hesap birimi” dördüncü fıkrada tanımlanmıştır. “Gayrî safî” (brüt) ağırlık eşyanın ambalajlı ağırlığıdır. Sorumluluk tutarının en yüksek sınırı aynı zamanda 864 üncü madde ile de bağlantılı olarak değerlendirilmelidir. Bu fıkraların CMR’deki kaynakları CMR m. 23 (3) ve m. 25 (2)’dir.

    İkinci fıkra: İkinci fıkra birinci fıkranın içerdiği sınır kuralı bağlamında özel bir hali, gönderenin münferit parçalarının ziyaı ve hasarını düzenlemektedir. İkinci fıkra ise kurallarını iki varsayıma göre koymaktadır. Birinci varsayım, münferit parçalar (bir kaç paket/koli veya tek koli/paket için bir kısım eşya) zarara uğramış olmakla beraber tüm gönderinin değerini yitirmesidir. Meselâ taşınan, 12 kişilik antika, mevcudu bulunmayan yani parçaların ikamesi mümkün olmayan bir yemek takımıdır. 6 tabak, 3 salata tabağı, bir çorba servis tenceresi kırılmıştır (zâyi olmuştur). Bu halde zararın hesaplanmasında tüm gönderi dikkate alınır. İkinci varsayımda ise, münferit parçaların ziyaı ve hasarı sonucunda gönderinin bir kısmı değerini yitirmiştir. Bu halde hesaplamada, yani her kg için 8.33 hesap biriminin uygulanmasında değerini yitiren kısım esas alınır.

    Üçüncü fıkra: Taşıma süresi aşılmışsa sorumluluk taşıma ücretinin üç katından fazla olamaz.

    Dördüncü fıkra: Hesap birimini tanımlayan dördüncü fıkra uluslararası birliği sağlamaktadır.

  2. KARARLAR

    1.6102 sayılı TTK’nın 880. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir. Bu durumda mahkemece, bu hükümler gereğince, davacının bilgisayarının arızalı olarak davalıya teslim edildiği de göz önüne alınarak, bu vasıflardaki bilgisayarın değerinin tespiti yönünde bir inceleme yapılması ve TTK’nın 882. maddesi uyarınca da davalının sınırlı sorumlu olduğu gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen esaslar çerçevesinde değerlendirme yapılmaksızn yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E:2018/2558, K:2019/3950, T:20.05.2019

    2.6102 sayılı TTK’nın 880/1 maddesi uyarınca, taşıyıcı eşyanın ziyanından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğu takdirde, bu tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Hesaplama bakımından eşyanın değeri, 6102 sayılı TTK’nın 880/3. maddesine göre ise, piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre belirlenir. Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın 882. maddesi de ödenecek tazminat miktarını sınırlamıştır. Ancak, belli bir değerin taşıma senedine geçirilmesi ve bunun taşıyıcı tarafından kabulü (6102 sayılı TTK’nın 888/2, 857. maddeleri) zararın taşıyıcının kasten veya pervasızca bir davranışından doğması (6102 sayılı TTK’nın 886. maddesi) durumunda taşıyıcının sınırlamadan yararlanamayacağı kabul edilmiştir. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi kurulunca taşıma konusu arpa emtiasının kg başına serbest piyasa koşullarındaki değeri üzerinden zarar hesabı yapıldığı belirtilmiş ise de, dava konusu arpa emtiasının serbest piyasa değerinin hangi yerdeki verilere göre saptandığı Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde belirtilmemiştir. Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar gözönüne alınarak tazminata esas alınacak arpa emtiasının taşınmak üzere alındığı yer ve zamandaki fiyatı saptanarak, taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı belirlenmek suretiyle zararın tespiti gerekirken; eksik inceleme sonucu yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E:2015/3283, K:2015/9892, T:05/10/2015

    3. “Asıl dava, karayolu ile yurtiçinde yapılan taşımadan doğan zararın 6102 sayılı Kanun’un 856 ncı ve devamı maddeleri uyarınca tahsili, birleşen dava ise, taşımada zıyaa sebebiyet veren olay nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın genel hükümler kapsamında tahsili istemine ilişkindir.

    Davalı vekilinin tazminat hesabına yönelik temyiz itirazı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, asıl davaya yönelik davacının temyiz itirazları ile davalının tazminat hesabına yönelik itirazları yönünden yapılan incelemede;

    Asıl davada taşıyıcının sorumluluğu eşya taşımasına ilişkin 6102 sayılı Kanun’un 856 ncı ve devamı hükümlerinden, sürücü olan davalının sorumluluğu ise 6098 sayılı Kanun’un haksız fiil hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Birleşen davada ise sorumluluğun dayanağı anılan Kanun’un 49 vd. maddeleridir.

    6102 sayılı Kanun’un 875 inci maddesinin birinci fıkrası ‘Taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur’ hükmünü, aynı Kanun’un tazminatın hesaplanmasına ilişkin 880 inci maddesinin birinci fıkrası ‘Taşıyıcı eşyanın tamamen ya da kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır.’, hükmünü, aynı maddenin ikinci fıkrası ise ‘Eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir.’ hükmünü haizdir. Eşya taşımasında zamanaşımını düzenleyen aynı Kanun’un 855 inci maddesinin birinci fıkrası, zamanaşımı süresini yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yıl, diğer zararlarda ise bir yıl olarak belirttikten sonra beşinci fıkrasında bu bir yıllık sürenin dışından hangi hallerde 3 yıllık sürenin uygulanacağını düzenlemiştir. Bu hükme göre taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı eşya zıyaa veya hasara uğramış veya geç teslim edilmişse, yolcu geç ulaşmışsa, taşıyıcının sorumluluğunun 3 yılda zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır.

    6102 sayılı Kanun’un 882 nci maddesi ise, sorumluluğun sınırlarını CMR konvansiyon hükümlerine uyum sağlamak amacıyla kilogram başına belli bir özel çekme hakkıyla sınırlamıştır. Kanun’un 886 ncı maddesi, anılan sınırlama hakkının kaybı nedenlerini düzenlemiş bulunmaktadır. Bu hükme göre, kasten veya pervasızca bir davranışla ve zarar oluşması ihtimalinin bilinciyle işlenen fiil veya ihmalin sonucu olarak zararın oluştuğu ispat edilirse taşıyıcı veya 879‘da belirtilen kişiler sorumluluğu sınırlayan ve sorumluluktan kurtulma hallerinden yararlanamaz.

    Asıl davada taşıyıcı kooperatifin sorumluluğu bakımından somut olaya gelince, taşıyıcının yardımcısı konumundaki sürücünün, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, aracı hızlı kullandığı ve olayda asli kusurlu olduğu sabittir. Bu durumda 6102 sayılı Kanun’un 855 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen zamanaşımı süresinin taşıyıcı yönünden dikkate alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Zira madde 879 uyarınca taşıyıcı yardımcılarının kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.

    Ancak zararın hesaplanmasında tazminatın hesabına ilişkin yukarıda belirtilen hükümler gözetilmeksizin hasar gören emtianın yerine üretilen emtianın, faturasının dikkate alınması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece eşyanın teslim edildiği yer ve zamandaki rayiç değeri ile gönderenin üstlenmesi durumunda sigorta, taşıma bedeli ve varsa sair masraflar dikkate alınarak gerçek zararın hesaplanması, sonra da mevcut kusur durumunun sorumluluk sınırını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı değerlendirilerek 6102 sayılı Kanun’un 882 inci maddesindeki sorumluluk sınırına göre sınır belirlenerek, sorumluluk sınırını kaldıran hal yoksa ve gerçek zararda sınırın altında ise gerçek zarara, sınırın üstünde ise sınıra göre, sorumluluk sınırını kaldıran hal varsa gerçek zarara göre karar verilmesi gerekirken anılan hükümler gözetilmeksizin hasara göre emtianın yerine üretilen emtiaya ilişkin sonraki faturanın tazminat hesabında dikkate alınması doğru olmamıştır.

    Asıl davada taşıyıcının yardımcısı olan sürücü davalı haksız fiili işleyen olması nedeniyle sorumluluğu 6098 sayılı Kanun’un haksız fiili düzenleyen 49 uncu ve devamı hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca anılan Kanun’un 72 nci maddesi uyarınca zamamaşımı süresi bu davalı yönünden iki yıldır. Bu durumda bu davalı yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” Yargıtay 11. HD., E:2022/1884, K:2023/5782, T:11.10.2023

    4. “Dava, yurt içi eşya taşımasından kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının, taşımaya konu cihazı işlettiği kursta kullandığı, hasar sebebiyle cihazı belli bir süre kullanamayıp kar mahrumiyetine uğradığı gerekçesiyle 2.500.- TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

    Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Ancak, 6102 sayılı TTK 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeleri uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun olduğu şeklinde ise de 6102 sayılı TTK’nın 886. maddesinde de taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Buna göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacaktır. Somut olayda, davalı taşıyıcının zarara kasten veyahut pervasızca bir davranışıyla sebep olduğu ispatlanamadığı gibi somut olayın özellikleri gözetildiğinde de davalı taşıyıcının zarara kasten veyahut pervasızca bir davranışıyla sebebiyet verdiğini kabule imkan bulunmamaktadır. Bu hale göre, mahkemece, kar mahrumiyetine ilişkin talebin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 11. HD., E:2021/3745, K:2022/5461, T:05.09.2022

    5. “Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; eşyanın teslimindeki gecikmeden ötürü sorumluluğun kapsamı bakımından taraflar arasında yazılı bir sözleşme hükmü bulunmadığı, ancak davalının belirlenen güzergahta taşıma işini 48 saat içinde gerkçekleştireceğini internet sitesinde ilan ettiği, taşımanın gerçekleştirildiği Adana-Eskişehir güzergahı arası 653.3 km olup, taşıma işleminin yaklaşık olarak 8-10 saat süreceği, bu durumda davalı taşıyıcı tarafından taşıma için öngörülen makul sürenin aşıldığı ve eşyanın geç teslimi sözkonusu olduğundan maddi tazminatın tespiti gerektiği, taşıyıcının sorumluluğunda TTK 882. maddesinin 3.fıkrası uyarınca taşıma ücretinin üç katı tutar ile sınırlı olduğu, ayrıca davacının gönderisinin belirlenen günde taşınmaması nedeniyle davacının atanamamasından ötürü üzülmüş olmasının TMK’nın 24. ve TBK’nın 58. maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağının kabulü gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, dava dilekçesinde faiz talep edilmediğinden 38,22 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir…Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA…” Yargıtay 11. HD., E:2020/8331, K:2022/4631 T:08.06.2022

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön